Firdevs doğduğu günden öleceği güne kadar, erkek egemen toplum yapısından sıyrılıp, kendi kendine yetebilecek, hiçbir adama muhtaç olmayacak kadar özgür olmayı istemişti.
Baba evinden gördüğü ataerkil düzen Firdevs’in yaşamından çıkamadı. Ne zaman ayaklarının üstünde dimdik durmaya çalışsa hep karşı cins tarafından Firdevs’e tekmeler atıldı ya da tartaklandı.
Acılarla dolu öyküsünde her zaman bir çıkış yolu arayan bu genç kadın, sahip olmak istediği bağımsızlığa ulaşmamın aslında hayatına giren ve kendilerini dünyanın merkezi sanan erkeklerin ikircikli hareketlerinden ve aşağılık komplekslerinden kurtulup, korkusunun üstüne gitmesiyle kazanabileceğini anlamasıyla değişecektir.