Felsefenin görevi, ilkin, "amaç barındırmayan gerçeklik”in boyutlarını aydınlatacak birer takım ya da bileşim haline getirilecek
betiler ve imgeler inşa etm ektir (Adorno, 1977: 127). Toplumsal
gerçekliği aydınlatacak düşünce betilerinin böyle yan yana konulu-
şu "her sahici maddeci bilginin programıdır" (a.g.e.). İkincisi, felsefenin görevi, nesnesini aydınlatabilmek için üretilen düşünce kümelerini yorumlamaktır. Nitekim, felsefe, yorumla bir araya
gelmiş bir kompozisyon ya da inşadır. Adorno 1930'lu yıllardan
1960'h yılların sonunda vefat edinceye dek bu modeli izledi ve bu
projenin birçok örneğini sundu.
Aydınlanma felsefecilerinin on sekizinci yüzyılda formülleştirdiği modernlik projesi, nesnel bilim, evrensel ahlâk ve hukuk ile özerk sanatı
kendi iç mantıkları uyarınca geliştirme yönündeki çabalarından oluşuyordu. Bu proje aynı zamanda bu alanların her birini kendi içrek (e- soteric) biçimlerinden kurtarmayı amaçlıyordu. Aydınlanma felsefecileri bu uzmanlaşmış kültür birikimini gündelik hayatın zenginleştirilmesi için -yani, gündelik toplumsal hayaUn rasyonel olarak
örgütlenmesi için- kullanmak istiyorlardı
M odem teorinin neredeyse tamamında gereğinden fazla Kıtalleştirici ve pozitivisı akımlar olsa bile, bizzat modem teori içerisinde pozitivizme, bilimciliğe ve indirgemeciliğe karşı çıkan eleştiriler de vardır.
Kapitalizmin toplumsal hayatın gitgide daha çok alanına nüfuz
edip bunları şekillendirdiği ve bunun Reagan, Bush, Kohl ve Tori
muhafazakârlığı rejimleri altında gittikçe berraklaşan ve arsızlaşaıı
bir süreç olduğu konusunda Jam cson'la aynı görüşteyiz. Nitekim
biz, postmodern teorinin toplumsal harıtalandırmanın sonunu Baudrillard üslubuyla ilan etliğini değil, klasik toplum teorisini güncelleştiren ve gözden geçiren daha gelişkin ve çağdaş haritaların
yapılmasına katkıda bulunduğunu düşünmekten yanayız.
Çok-boyutlu bir eleştirel teori toplumsal gerçekliğin çeşitli düzeyleri ya da bölgelerinin göreceli özerkliğini ve bunların özgül bir
toplumsal örgütlenm e tarzını oluşturacak şekilde etkileşim e girnıc
yollarını analiz edecektir.
Eleştirel bir toplum teorisi aynı zamanda hayati sorunları, çatışmaları ve çelişkileri araştırır ve aydınlatır ve bu sorunların mümkün olan çözümlerine ve ilerici toplumsal dönüşüme dikkati çeker.
Eleştirel teori, temel tahakküm ve sömürü ilişkilerini ve hiyerarşi,
eşitsizlik ve baskının toplumsal ilişkiler ve pratikler içerisine nasıl
yerleştirildiğini inceler. O nedenle, diyalektik eleştirel teori politik- dir, teori ve pratiği bağıntılandırır, verili bir toplumdaki değişim
potansiyellerini araştırır. Sözgelimi, Marcuse'nin çok-boyutlu]uk
nosyonu (1964) olayların var olan durumunu barındırdıkları daha
yüksek potansiyelliklerine göre değerlendirir, daha iyi bir toplumsal örgütlenmeyi geliştirebilmek için var olan toplumun hangi boyutlarının olumsuzlanması ya da değiştirilmesi gerekliğini görebilecek eleştirel konum lar geliştirir (Kellner, 1984'dcki tartışmaya
bakınız). Böylece, çok-boyutlu bir teori, toplumun çokkatlı boyutlardan ve toplumsal dönüşüme elverişli potansiyellerden oluştuğunu tasavvur eder.