Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İlkeler manifestomuzda siyahları, Güney Afrika toplumunda siyasal, ekonomik ve sosyal bağlamda yasa ya da teamül marifetiyle grup olarak ayrımcılığa uğrayan ve kendilerini, isteklerini gerçekleştirme mücadelesi veren bir birlik kabul edenler olarak tanımladık. Bu tanım, önümüze bir kaç şey koyuyor: 1. Siyah olmak, deri rengiyle ilgili bir mesele değildir; siyah olmak, zihinsel bir yaklaşımın yansımasıdır. 2. Sadece kendinizi siyah olarak tanımlamakla bile kurtuluş yoluna girmiş olursunuz; siyahlığınızı itaatkar bir varlık olduğunuzu gösteren bir damgalama olarak kullanmaya çalışan bütün güçlere karşı, kavgaya kendinizi adamış olursunuz. Yukarıdaki gözlemlerden yola çıkıp, siyah tabirinin ille de her şeyi kapsamadığını görebiliriz; yani bizim hiçbirimizin beyaz olmayışı, hepimizin ille de siyah olduğu anlamına gelmiyor. Beyaz olmayanlar vardır ve var olmaya devam edeceklerdir, hem de oldukça uzun bir süre daha. Şayet biri beyaz olmayı istiyorsa ama ten rengi buna erişmeyi imkansız kılıyorsa, o kişi beyaz olmayandır. Her kim ki beyaz adama "Patron" der, her kim ki kolluk gücünde yahut Güvenlik Birimi'nde hizmet verir, o kişi ipso facto beyaz olmayandır. Siyahlar -gerçek siyah insanlar- ruhlarını kendi istekleriyle beyaz adama teslim edenler değil, isyan içinde başlarını dik tutmayı becerebilenlerdir. Kısaca böyle tanımladığınızda Siyah Bilinci de özünde, siyah adamın, eylem sebebi -derilerinin siyahlığı- doğrultusunda kendi kardeşleriyle güçlerini birleştirme ve kendilerini ebedi köleliğe mahkum eden zincirlerden kurtulmak için grup halinde hareket etme gereğini yerine getirmesidir.
O uğursuz yıldan -1652'den- bu yana, kültürel etkileşim süreci yaşıyoruz. Belki buna "kültürel etkileşim" demek hadsizlik olur çünkü terim farklı kültürlerin kaynaşması anlamına geliyor. Bizim durumumuzda bu kaynaşma aşırı bir şekilde tek taraflıdır. Karşılaşmış ve "kaynaşmış" iki büyük kültür, Afrika Kültürü ile Anglo-Boer Kültürü'ydü. Afrika kültürü basit ve sadeydi ama Anglo-Boer kültürü sömürgeci bir kültürün bütün şaşaasına sahipti ve bu yüzden de fethetme konusunda hayli donanımlıydı. Mümkün olan her yeri iknayla fethetmişlerdi; bütün diğer Tanrıları kötüleyen ve giyim kuşama, eğitim ritüeline ve geleneğe katı bir davranış kodu dayatan son derece dışlayıcı bir dini kullanıyorlardı. Din değiştirtmenin mümkün olmadığı yerde silahlı kuvvetler hazır bekliyor ve bir üstünlük yaratıyordu. Dolaysıyla Anglo-Boer kültürü neredeyse bütün alanlarda çok daha güçlü olan kültürdü. Burası, Afrikalının kendine ve çevresine olan hakimiyetini kaybetmeye başladığı yerdir. Nitekim Afrikalı halkın kültürel yönlerine göz atan birisi, ister istemez kendini kıyaslama yaparken bulur. Bunun başlıca sebebi "üstün" kültürün yerli kültüre yönelttiği aşağılamadır. Anglo-Boer kültürü her zaman, sömürgeci özünü haklı göstermek adına, yerli halkın bütün kültürel yönlerine aşağı bir konum atfetmeye yönelmiştir.
Reklam
Görüyorsunuz ki her alanda "Siyah Bilinci" siyah adamla kendi dilinde konuşmaya çalışıyor. Uyuyan kitleleri yeniden uyandırma gibi acil bir ihtiyacı hissetmenin tek yolu,siyah dünyadaki temel yapıyı idrak etmektir. İşte siyah bilinci, bunu yapmaya çabalıyor. Söylemeye bile gerek yok, bu programı uygulamak zorunda olanlar yine siyah insanlar olacaktır. Sekou Toure şu sözlerinde bu nedenle haklıydı: "Afrika devrimine kablmak için devrimci şarkılar yazmak yetmez; devrimi insanlarla birlikte tasarlamak zorundasınız. Ve zaten bunu yaptığınızda, şarkılar kendiliğinden gelir." Gerçek bir eylemi haiz olmak için bizzat kendiniz Afrika'nın ve onun felsefesinin yaşayan bir parçası olmak zorundasınız; Afrika'nın özgürleşmesi, ilerleyişi ve mutluluğu için bütün yönleriyle kullanılan şu toplu enerjinin bir bileşeni olmak zorundasınız. Afrika'nın ve çile çeken insanlığın verdiği büyük kavgada yer almayan ve kendini asla diğerleriyle birlikte görmeyen sanatçılara ya da entelektüellere bu kavganın dışında herhangi bir yer yoktur.
Biko bir söyleşisinde, daha önceki bir gözaltında kendisine vuran polislere misliyle cevap verdiğini anlatırken, şunları söylemişti: "Onlara şöyle dedim: 'Bakın, bana böyle davranmak istiyorsanız, beni kelepçelemek ve ayaklarımı birbirine bağlamak zorundasıruz. Size cevap vermeme izin verirseniz, kesinlikle cevap vereceğim. Ve korkarım, niyetiniz bu olmasa bile, sonuçta beni öldürebilirsiniz.'"
Biko'ya göre beyazlar nasılsa, siyahlar onun tam tersiydi. Tarihleri aşağılanmış, kültürleri parçalanmış, kendilerinden utanan, beyazlara hayranlık duyan, beyaz gibi olmak isteyen ama bunu bir türlü beceremeyen, pısırık, yılgın insanlardı. Biko siyahları da benzer bir sertlikle eleştirir: "Neticede siyah adam bir kabuk, bir insan silueti haline geldi; bozguna uğramış, kendi sefaletinde boğulan biri; bir köle, zulmün boyunduruğunu koyunsu bir ürkeklikle taşıyan bir öküz." Biko'ya göre, apartheid'ın yıkılması ve eşitlikçi bir toplum kurulması için ilk önce bu şahsiyetini kaybetmiş siyah insanın ayağa kalkması, özsaygısını ve onurunu kazanması, tarihiyle, kültürüyle, vücuduyla gurur duymaya, kendini sevmeye başlaması gerekmektedir. İşte Biko'nun önderlik ettiği ve en önemli düşünürü olduğu Siyah Bilinci Hareketi, siyahlara bu gururu ve gururla birlikte gelecek cesareti aşılama hareketidir. Ayrı örgütlenmenin arkasında yatan bu düşüncedir. Beyazlarla birlikte entegre çevrelerde çalışıldığı sürece, özgüvenli beyazlar konuşmaya, özsaygısı olmayan siyahlar dinlemeye, beyazlar üstünlük kompleksiyle, siyahlar aşağılık kompleksiyle yaşamaya devam edecekti. Bu nedenle siyahlar, kendi aralarında örgütlenmeli, kendi kaderleri hakkında kendileri konuşmayı öğrenmeli, özgüven ve özsaygılarını kazanmalıydılar. Ancak bu sayede siyahlar ayağa kalkabilir ve apartheid'ı yıkabilirlerdi. Bu arada da beyaz muhalifler, toplumdaki asıl sorunla, yani kendilerindeki ve renkdaşlarındaki beyaz ırkçılıkla mücadele etmeyi öğrenecekler ve siyahlara akıl öğretmeyi bırakacaklardı.
Nihayetinde şunun farkına vardık; eğer meseleyi seçimle çözmeye çalışırsak, kaybedebiliriz; çünkü beyazlara oy verecek bir sürü siyah var.
Reklam
İstisna kaideyi bozmaz, yalnızca onun doğruluğunu kanıtlar.
239 öğeden 141 ile 150 arasındakiler gösteriliyor.