bu yaşa geldim, hâlâ bir arayış içindeyim ve nicedir kavrayamam haller içinde halimi. farkettiğim nokta ise topyekûn her gruhun, hakikat'in tekelinde olduğunun sanrısıyla hüsran içinde yaşamalarıdır. oysa ki hakikati bir hecenin sıcağında eriyor iken gördüm ben, gördüm bir somunu bölünce silkinen göğün yüzünde, su içtiğim tas bana merhaba derken duydum, duydum yağmurların hakikatle gövdemden ağdığını!..
Ey şekle ve surete bağlanıp kalan! Baştan çıkaran bir güzelin aşkının esiri olmayı bırak! Gülün gül yüzünün aşkı, senin kalbine nice dikenler sapladı! Seni mahvetti, bitirdi ve seni iflâh olmaz tutsağı yaptı!
Gül ne kadar güzel olursa olsun, yedi sekiz gün içinde kaybolup gider güzelliği!
Yok olup gitmeye mahkûm bir şeye gönül vermek; kâmillerin, aklını kullanan erlerin işi olamaz!
Gülün gülümsemesi arzularını kamçılıyorsa, seni gece gündüz acı ve ıstıraptan inim inim inletmek içindir! Haydi, bırak şu gülü! Çünkü her ilkbaharda seninle alay ediyor o, sana gülümsüyor değil, vah sana, vahlar sana!
"İdareciler bir havuza, halk ise havuzu dolduran borulara benzer. Eğer borulardan kirli su gelirse havuz kirli suyla, temiz su gelirse havuz temiz suyla dolar."
Mevlânâ Celâleddin Rûmî (k.s)
Benden sana ata yadigârı olsun işte şu söz; Gerek bin yaşında ol gerek on sekiz. Bir gün öleceksin, bırak iyi adınla iz. Göçün arkasında tertemiz bir eser kalsın senden geriye. Gideceğin yer kadar bıraktığın yurtta mühimdir çünkü.
"Şu geçeni durdursam, çekip de eteğinden
Soruversem: Haberin var mı öleceğinden?"
Kısakürek Necip Fazıl. Sahi ne çok insan var. Öleceğini günde bir kez olsun düşünmeyen insanın kalbi kararmıştır vesselam. O kararmış kalbine dünya sevgisi dolmuştur vesselam. Kalbine dünya sevgisi dolan insan, âhireti unutmuştur vesselam.
Peki ben?