Geri gel, o mecliste senin kadrini, değerini kimsecikler bilmez; taş yüreklilerle oturma, çünkü bu madenin incisisin sen.
A candan da kurtulan, gönülden de; a iki âlemden de elini yıkayan, a dünya tuzağından sıçrayıp kaçan, uçup giden, geri gel, çünkü alıcı doğanlardansın sen.
Su da sensin, ırmak da sen; öyleyken gene de su arayıp duruyorsun. Hem arslansın sen, hem ceylan, hem de onlardan daha da güzelsin sen.
Senden cana dek nice yol var; fakat sen mi daha güzelsin, daha eşsizsin, yoksa can mı? Canla mı birleştin, yoksa sevgilinin ışığı mısın sen?
Geceleri ışıtan ay ışığısın, dudakta balsın, şekersin. Yarabbi, yarabbi, kimsin sen? Hasılı baştan başa lâtifsin, tazesin, görülmemiş bir şeysin sen.
Senden her an ululuk, güzellik, nur, yücelik; bizden de gönül vermek, can vermek, baş vermek; bu çeşit alışveriş daha hoş, daha güzel; ne güzel şeyler vermedesin, ne hoş şeyler almadasın.
Aşkından canımızı kurtarmaya imkân yok, şekerler gibi eriyip gitmek gelir elimizden ancak; senin elinle sunulan zehir bile bizce kaynağından sunulan abıhayattır