“İster avuç dolusu altın, ister yürek dolusu sevda olsun; sonuç özgürlük ise bedelin ne olduğunun, kime ve nasıl ödendiğinin artık hiçbir önemi yoktu.”
Sayfa 173 - 13. BasımKitabı okudu
İlle Memleket İlle Memleket
“İranlılarla evlenen kızlarımız,bir süre sonra üzüm salkımı gibi büyükelçiğin bahçe demirlerine asılıp’Ne olur bizi Türkiye’ye gönderin’diye yalvarıyorlar. Valla kızım, eğer İrana gidersen,terliğinle kaçarsın Türkiye’ye karışmam!”
İşte şimdi o demirlerin tam önünde,Türk topraklarının kıyısındaydım ve diğer kızlar gibi terliğimle de olsa ülkeme kavuşmak için herşeye razıydım.
“İranlılar buğday tarlası gibidirler. Kuvvetli rüzgarla eğilir, sabırla bekler ve fırtına dindiğinde hiçbir şey olmamış gibi başlarını dimdik kaldırırlar. Osmanlı ise çınar ağacı gibidir. Fırtınaya bütün güçleriyle direnirler. Dalı, yaprağı kırılsa da güçlü kökleri sayesinde yeniden kendini onarır ve yeşerir.”
İnsan baş edemediği her şeyi yaşam içgüdüsüyle kanıksıyor, yok sayıyor ve bir süre sonra algılamıyordu.
İranlılar buğday tarlası gibidirler. Kuvvetli rüzgârla eğilir, sabırla bekler ve fırtına dindiğinde hiçbir şey olmamış gibi başlarını dimdik kaldırırlar. Osmanlı ise çınar ağacı gibidir. Fırtınaya bütün güçleriyle direnirler. Dalı, yaprağı kırılsa da güçlü kökleri sayesinde yeniden kendini onarır ve yeşerir.
Sayfa 137Kitabı okudu
Dünyanın Gözünde Biz
Minu’dan Meltem’e “Büyükbabam, ‘İranlılar buğday tarlası gibidirler. Kuvvetli rüzgarla eğilir,sabırla bekler ve fırtına dindiğinde hiçbir şey olmamış gibi başlarını dimdik kaldırırlar. Osmanlı ise ÇINAR ağacı gibidir. Fırtınaya bütün güçleriyle direnirler. Dalı,yaprağı kırılsa da güçlü kökleri sayesinde yeniden kendini onarır ver yeşerir’derdi. Dilerim böyle bir fırtına sizi de vurmaz,vursa da eminim bizden farklı baş edersiniz.”
Sayfa 137 - Cumhuriyet Kitapları