"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
-Ah bu Dünya !...
Camlar kırılır sesten durulmaz.
Canlar kırılır hiç ses duyulmaz.-
.
Ah ne çok yaralı insan var,
Bazılarının ömrü hayal kırıklıklarıyla kalp kırıklıklarıyla geçer.
Hayata kırgın bakışı, olur olmaz uzaklara dalışı hep ondandır.
Ancak,
-Kimse kimsenin sessizliğini duymaz,
Herkesin sessizliği kendine yapışır.-
-Gözyaşını su damlası sanırlar, yüreği bulutlu olmayanlar.-
.
-İnsan gidecek yolu olduğu için değil, varacak yeri olmadığı için huzursuzdur.-
.
-Her şeyi içime ata ata, yüreğimin boşluğu İstanbulun çöplüğüne döndü.
Oysa,
Dertleşmek akarsu gibidir, içinizdeki pisliği alıp götürür.
.
Dertleşmek, yürekteki yükü hafifletir.-
Anlatıcı kâğıdı önüne, kalemi eline almış ve betimlemiş. Cümlelerce, paragraflarca, sayfalarca betimlemesini sürdürmüş ve kitabını sonlandırmış. Her bir betimlemenin olduğu cümlelerin içindeki kelimeler de ayrı ayrı konuşmuş. Anlatıcı her gördüğünü, her duyduğunu, her düşündüğünü betimlerken de bir arayışın içinde, kitap zaten bir arayışın kitabı