Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı ve yüzüm
“Zaman bana da bir nehir gibi geliyor. O nehirde yüzüyorum, sular akıyor; ama hangi damla arkamda, hangisi önümde; nehir mi hızlı akıyor, ben mi; su mu önüme geçiyor, arkamda mı kalıyor anlayamıyorum, gerçek olan tek şey sonsuz bir akış.”
---
Boğuk bir bakışın oluyor senin
Bir girdap derinliğinde kayboluyor gibiyim
Yok gibi yaşamak bu kalkıp kurtulmak gibi
Durma bana türkü söyle anadolu olsun
Susuz dudak gibi çatlak olsun
Karanfil gibi olsun kara çiçek gibi solgun yüzün
Durmadan akıyor kalbim ayaklarına bana
karanlık bakma
Ağıyorum bir karanlık karayel saçlarına
Çekme ülkemden nar yangını gözlerini
Beni bu kentten kurtar beni yalnız ko git beni
Arıyorum arıyorum o ilk çağ ırmaklarında sedef ellerini
Susmam seni ürkütmesin içimde çağlar var bilmelisin
Katı bir yalnızlık bu bilmelisin
Kaçmam kendimi bulmam ben senden yoksunum iyi bilmelisin.
Şu yalnızlık çıkmazında önümde niye sen varsın
Niye her şey bir anda kayıyor sen kayıyorsun
Kalbim niçin bu kadar yabancı sen niye yoksun
Birsam yüklü geceleri içimden atamıyorum
Niye bunları bir anda unutamıyorum
Hadi tut elimden gök gibi ölü kadar yalnızım.
İnsanlar gelip geçiyor. Geçip gidiyor. Hayat önümden bir nehir gibi akıyor. Ne çok insan var diye düşünüyorum bu şehirde. Ne çok hayat. Ne çok hikaye. Ne çok telaş, korku, umut, endişe, ne çok gelecek ve hiç gelmeyecek ne çok gün, gece... Bir anda bitiyor oysa her şey, sözleşmeler feshediliyor, dükkanlar kapanıyor, şirketler iflas ediyor, bir anda işten kovuluyor insanlar, birbirlerini terk ediyorlar anlamsız sebeplerle ve sonra başka insanlara koşuyorlar, başka işlere, başka evlere taşınıyorlar. Yeni hayatlar kuruluyor kolayca, yeni başlangıçlar, umut hep. Hep b*ktan beş para etmez bir umut. Neyi arıyorsun, neyi bulacaksın? Bulursan yetecek mi, avunacak mısın bulduğunla bir ömür? Şu da olsun başka bir şey istemiyorum yalanına kaç kez inanacaksın? Nasıl olacak da dinecek aramak ve bulmak arzusu?