Bütün hayvanlar dinlendikten sonra söz sırası savunmamı yapacak olan maymuna geldi. Avukatım maymun, ayağa kalkıp öksürdü, sonra söze başladı: -Pek sayın üyeler!.. Müvekkilim o kadar ağır suçlar işlemiş, ve suçluluğu gerek tanıkların anlattıklarından, gerek kendi uğursuz suratından o kadar belli olmuştur ki, savunma için söyleyeceğim her söz gereksiz, yersiz kalmıştır. Ancak şu noktayı göz önünde tutmanızı rica ederim. Sanık, önünde sonunda bir insandır. Bütün bu, tanıkların anlattığı suçları işlemek, başkalarının sırtından geçinmek, öldürmek, işkence etmek, boğmak, kesmek, hatta kendi buluşu silahlarla kendi kendini yok etmeye çalışmak, onun insanlığının kaçınılmaz bir sonucudur. Bir insandan, bunlardan başka daha ne beklenebilirdi? Tanrı onu insan yaratmakla, en büyük cezasını vermiş. Biz ona daha başka ne ceza versek, bunun yanında hiç kalır. Savunmamız bu kadardır. Adaletli yargınızı bekliyoruz. Jüri üyeleri fısıldaştılar. Sonra başkan, yargıyı bildirdi: - Sanığın suçları sabit görülmüş ve ömrünün sonuna kadar insan kalarak, insanlığının suçunu ve kendisinden davacı bütün hayvanların ahini çekmesine oy birliğiyle karar verilmiştir. Kan ter içinde uyandım. Başımı dayadığım masadan kaldırdım. Yanıma bakındım. Sonra aynaya baktım. Evet, hayvanların ahı tutmuştu, ben bir insandım. Tıpkı koyun gibi, benim de sırtımdan geçiniyorlardı. Deve gibi yük taşıyor, eşek gibi her yapılana katlanıyordum. Bütün hayvanların ahı üzerimde toplanmıştı. Evet, ben bir insandım, insan kalmaya da mahkumdum.
PDF - Hayvanlar Mahkemesi
Günaydın
Bir şey söyleyeyim mi? Azız zaten. Çok azız. Birbirinizi tutun. Futbol takımı tutar gibi mesela, koşulsuz. Birbirinizin tarafını tutun yani, tutmalı. Çünkü Allah'ın belası hayatta, iyiler kazanmalı, anlıyor musunuz?Berbat bile olsa bu fikir, komik bile olsa, şu ka­dar basit: Ölmeyin. Azız çünkü biz!
Sayfa 105 - Can yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır, Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor, Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini. Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, Senden kopardım çiçeklerin en solmazını. Toprakların en bereketlisini sende sürdüm, Sende tattım yemişlerin cümlesini. Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar
Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar mübarek, Şu gibi aziz bir şeysin; Nimettensin,nimettensin! Desem ki... İnan bana sevgilim inan, Evimde şenliksin,bahçemde bahar; Ve soframda en eski şarap. Ben sende yaşıyorum, Sen bende hüküm sürmektesin Bırak ben söyleyeyim güzelliğini, Rüzgarlarla,nehirlerle,kuşlarla beraber. Günlerden sonra bir gün, Şayet sesimi fark edemezsen, Rüzgarların,nehirlerin,kuşların sesinden, Bil ki ölmüşüm. Fakat yine üzülme,müsterih ol; Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini, Ve neden sonra Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede, Hatırla ki mahşer günüdür Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
Hiçin ihtişamı
Büyüksün ve ölüyorsun, köpek ve karınca gibi, onlardan daha fazla pişmanlıkla; ve sonra çürüyorsun; ve sana soruyorum, solucanlar seni yedikten, vücudun mezarın rutubetinde eridikten, ve artık tozun bile kalmadıktan sonra, sen neredesin, insan? Hatta ruhun nerede? Eylemlerini harekete geçiren, kalbini nefrete, kıskançlığa, bütün tutkulara teslim eden o ruh, seni satan ve sana bunca alçaklığı yaptıran o ruh nerede şimdi? O ruhu karşılamaya yetecek kadar aziz bir yer var mı? Kendine saygı duyuyor ve kendini bir Tanrı gibi onurlandırıyorsun, insanın saygınlığı fikrini icat ettin, seni görünce doğada hiçbir şeyin sahip olamayacağı o fikri; onurlandırılmak istiyorsun ve kendi kendini onurlandırıyorsun, hatta, hayatı boyunca bu kadar adi olan bu bedenin, yok olduğunda onurlandırılmasını istiyorsun. Çürüyerek bozulan insani leşinin önünde şapka çıkarılmasını istiyorsun, her ne kadar şu an, yaşarken senin olduğundan daha saf olsa da. Bu mu büyüklüğün? - Toz zerresinin büyüklüğü! Hiçin ihtişamı!
Sayfa 85 - Sel Yayıncılık
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır. Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor. Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim. Senden kopardım çiçeklerin en solmazını. Toprakların en bereketlisini sende sürdüm. Sende tattım yemişlerin cümlesini. Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar
Sayfa 36 - DESEM Kİ...Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.