İyi geceler.
Ancak, bundan böyle sen, geçmişine üzülmek yerine, geleceğinle övünmeye gayret sarf edeceksin... Haydi, Aziz kardeşim iyi geceler... Ben de sana, ismini unuttuğum bir şairin çok sevdiğim şu mısraları ile veda etmek isterim: "İyi geceler... iyi geceler... Ayrılık tatlı bir keder Sabah oluncaya kadar iyi geceler..."
Sayfa 42
Desem ki sen benim için, Hava kadar lâzım, Ekmek kadar mübarek, Su gibi aziz bir şeysin; Nimettensin, nimettensin! Desem ki... İnan bana sevgilim inan, Evimde şenliksin, bahçemde bahar; Ve soframda en eski şarap. Ben sen de yaşıyorum, Sen ben de hüküm sürmektesin.
Reklam
Desem ki
Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır, Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor, Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini. Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, Senden kopardım çiçeklerin en solmazını. Toprakların en bereketlisini sende sürdüm, Sende tattım yemişlerin cümlesini. Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar
kronoloji/insanlık tarihindeki bazı önemli olaylar
MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı. MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı. MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
Sayfa 179 - selKitabı okuyor
Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar mübarek, Su gibi aziz bir şeysin; Nimettensin, nimettensin! İnan bana sevgilim inan, Evimde şenliksin, bahçemde bahar; Ve soframda en eski şarap. Bırak ben söyleyeyim güzelliğini, Rüzgarlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
“Normal insan, dengesiz insandır. Çünkü insan, ateş üstünde duran su dolu bir kazanabenzer. Nasıl içindeki su kaynayınca kazanın kapağı atarsa, makinelerin buhar kazanlarına da artık buğu dışarı fışkırsın diye supap yapmışlardır. Buğunun artığı dışarı fışkırır delikten, kazandaki buğu da gerektiği kadar kalır, yani dengede durur. Yoksa kazan patlar. İnsan da böyle işte… Kızınca, duygulanınca, üzülünce, acılanınca, insan içinden bişey boşaltacak ki, patlamasın da dengesi yerine gelsin. Ee nasıl içini fışkırtacak? Nasıl kazanın supabı varsa, insanın da bir tahtası eksik olacak ki, burdan dışarıya su koyversin… Buyüzden işte, dengeli insan bir tahtası eksik insan demektir. O normal denilen tahtası eksik olamayanlar, günün birinde birden patlayıp bombok olur, bir daha da onarılmazlar.”
Reklam
Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar mübarek, Su gibi.aziz bir şeysin... Nimettensin,nimettensin! Desem ki... İnan bana sevgilim inan, Evimde şenliksin,bahçemde bahar; Ve soframde en eski şarap.... Cahit Sıtkı Tarancı
Desem ki Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim Senden kopardım çiçeklerin en solmazını Toprakların en bereketlisini sende sürdüm Sende tattım yemişlerin cümlesini Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar
Desem ki
DESEM Kİ. . . Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır. Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor. Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim. Senden kopardım çiçeklerin en solmazını. Sende tattım yemişlerin cümlesini. Desem ki sen benim için, Hava kadar lâzım, Ekmek kadar mübarek, Su gibi aziz bir
DENİZ AYAK ALTINDA   İstanbul'un üç bir yanı deniz. Bu kadar da değil, İstanbul'un denizi, İstanbul karasının koynuna kol kol sokulmuş. Yine de böyleyken, İstanbul'da denize girmek, öbür dünyada cennete girmekten daha zor. İstanbul'un bir başından bir başına deniz kıyılarını bir takım insanlar satın almışlar. Denizin satın alınması akıl alır iş değildir. Denizi satın alanlar, dua edelim ki havayı da satın almamışlar. Denizle hava arasında büyük bir fark yok; onu da satın alıp bizi havasızlıktan boğmadıklarına şükür. Kavaklar'dan Çekmece'ye, şile'den Pendik'e kadar şu güzel İstanbul kıyılarında bedava girilecek bir karışlık boş deniz kalmadığına bakarım da, denizin nasıl satın alındığına şaşarım.
Nesin yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yaş Otuz Beş
Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır. Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor. Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini. Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim. Senden kopardım çiçeklerin en solmazını. Toprakların en bereketlisini sende sürdüm. Senden tattım yemişlerin cümlesini. Desem ki sen benim için Hava kadar lazım, Ekmek kadar mübarek, Su gibi aziz bir şeysin. Nimettensin, nimettensin. Desem ki İnan bana sevgilim inan Evimde şenliksin, bahçemde bahar. Ve soframda en eski şarap.
Biz zamana şahit olmalıyız, zaman da bize ve ettiklerimize !
Şu halde ziyanda olmamak için öncelikle asrın, zamanın kıymetini bilmemiz gerekmektedir. Geçen zaman geri gelmeyeceğine göre, gelecek zamanı ne kadar yaşayabileceğimizi de bilemeyeceğimize göre eldeki ve önümüzdeki zamanı çok iyi değerlendirmeliyiz. Yeni bir günü, yeni bir haftayı, yeni bir yılı, sanki son gün, son hafta, son ay ve son yılmış gibi her şeyden daha aziz bilmeliyiz. Biz zamana şahit olmalıyız , zaman da bize ve ettiklerimize ! Zamanın kadrini kavradığımız gün, zamanın sahibi olan Rabbimizi de tanımışız demektir. Diğer bir ifade ile Allah inancımız ile zaman bilincimiz arasında doğrudan bir iliş- ki söz konusudur. Sözün özü, Allah ve ahiret inancı olanlar, aynı zamanda zaman bilinci olanlardır.
Sayfa 128 - Otto YayınlarıKitabı okudu
Desem ki vakitlerden nisan akşamıdır Rüzgarların en ferahlatıcısı sende esiyor Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim Senden kopardım çiçeklerin en solmazını Toprakların en bereketlisini sende gördüm Desem ki sen benim için Hava kadar lazım Ekmek kadar mübarek Su gibi aziz bir şeysin Nimettensin, nimettensin...
Şu fâni dünya saadetleri içinde hiçbir şey,aziz Türk çocuklarına Türk dilini öğretmek kadar "güzel hizmet" değildir.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.