Gül isteyen dikeni sular.
Hiç kimsenin,hiç bir bahçıvanın maksadı diken sulamak değildir. Dikene su vermeye katlanır,çünkü gül ister. Gül’ü seven dikenine onun için katlanır. Diken büyütmek için hiç kimse bahçe de oluşturmaz. Ama aylarca dikeni sular, ta ki sonuna bir tane gül açsın…
İnsan bedeniyle mi yoksa akli ve ruhuyla mi insandır?
Ebu fetih büstinün şu meşhur kasidesi:
Ey bedenine hizmet eden ,onun hizmeti uğruna ne kadar gayret ediyorsun
Kendisinde ziyan olan bir şeyden kar mi bekliyorsun
Ruha yönel, onun faziletlerini kemale erdir
Zira sen beden değil ancak ruh ile insansın!
''Yazdıkların şiir değilse kalsın”
…
“Aklınla yapayalnız baş başa
Nice alevli geceler geçtin”
…
“Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla”
Cahit Zarifoğlu
Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok
esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
Aşk yalnızca bir tanedir; ama görüntüleri onlarca, binlerce, belki milyonlarcadır...
Nebiler Nebisi ve Efendiler Efendisi Övgüsünde Bir Kaside
Kaside Der Naat-ı Hazreti Nebevî
Fuzûlî öyle bir yazmış ki söze gerek kalmıyor anlamıyor insan kelime kelime cümle cümle ama hissediyor öyle hissettiriyor ki...
Kendini çölün ortasında suya hasret kalmış hissettiriyor da bize de hâlimizi düşündürtüyor. Soruyor insan kendine ben o çölün ortasında neye hasretim, neyi arıyor nereye gidiyorum...
Su Kasidesiİskender Pala · Kapı Yayınları · 20201,073 okunma
..Hayat neydi?
Bîm ü ümmîd , yahut havf u recâ; yani hayat bir korku ile bir ümit arasında. Müthiş bir tanımıdır bu. Hayat ya korkular, ya ümitlerle dolu...
Dünyada birileri hep menfaat için çalışırlar, yaptıklarını bir çıkar uğruna yaparlar. Âşık ise kendini adayan kişidir, menfaat peşinde olamaz. O, Sevgili için elinden geleni yapar ve gerisini ondan bekler...
Var olan, ancak bir başkasında yok olmakla varlığını hisseder. Hani der ya:
Cânı kim cânânı için sevse cânânın sever
Cânı için kim ki cânânın sever cânın sever
toprağı dalgalandıran bu koşmak beni tüketsin
bir kuşatma bir kuşla olsun berhava
ten davasına ilâ-yı kelime ile ahmedâ
vurup bir pala taze kan saç veçhine
toprak dalgalansın bu bilal koşmak ile
toprak yansın, taş dahi, su kasidesi bile
bir kav taşıyor şeyhim kav taşımak sünnettir
şu beni bir bulutla nişanlasın eversin
göğsüme sinsin taş taş beytullah
ne sıcak, ne tuhaf, ne bambaşkah
kalbim! o kadehle tokuşarak kırıl a
cümle kuşlar insin bu mutlu ilahiye
"Peygamber dünyayı aydınlatan bir meş'aledir,
Allah'ın şerri kesip atmak için çekilmiş bir kılıcıdır."
deyiveriyor. Bunu söylediği sırada Efendimiz'in yanında, ona hediye edecek hiçbir şeyi yok. Sonra kalkıyor ayağa, mübarek hırkasını çıkarıyor ve şaire giydiriyor. Peygamberimiz gülümsüyor ve kendisini affediyor. Kâb b. Züheyr İslâmiyet'e böyle giriyor ve daha ilk günde mübarek bir hediye alıyor. Biz de bugün okuyoruz; hani belki bize de bir hırka değilse bile bir gülümseyiş düşer. ﷺ