Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cansu

Cansu
@su1004
İngiliz Dili Ve Edebiyatı
20 okur puanı
Kasım 2021 tarihinde katıldı
Yalan makinesinin önünde yalnızım. Makine kulakları sağır eden bir sesle ötmeye başladi. Söyle demiştim: “Yalnız olmayı seviyorum.” Makineyi durduramıyorum. Şimdi herkes yalancı olduğumu öğrenecek.
Reklam
Hayatta bildiğimiz her şeyi, başkaları, onların konuşmaları, yazdıkları kitaplar, ürettikleri yapıtlar sayesinde öğrendik... Bazı “başkaları” merakımızı uyandıran, yolumuzu aydınlatan sokak fenerleridir, karanlıkta yürümemize yardımcı olur, gecelerimizi aydınlatırlar. Başkaları bizim için bir basamak, bir sıçrama tahtası işlevi görebilirler. Bizi yükseltebilir, uzaklara fırlatabilirler... O zaman bağlayın kemerlerinizi!
Everest'te yolunu şaşırmış donmak üzere olan bir dağcı olsaydım, okyanusun ortasında dalgaların hızla çarptığı bir kayaya tutunmuş, gemisi batmış bir kazazede olsaydım, Sahra Çölü'nde güneşin altında cayır cayır yanan bir kâşif olsaydım, caddede karşıdan karşıya geçmek isteyen bir kör olsaydım, gecenin bir saatinde arabam bozulsaydı, ıssız bir adada yaşasaydım, sürücü kabininde yalnız bir hızlı tren makinisti olsaydım, sigaramı yakmak üzereyken ateşimin olmadığını fark etseydim, merdivenlerin başında kalakalmış bir felçli olsaydım, komik bir hikâye bilseydim ve bunu anlatacak kimsem olmasaydı, sırtımın ortasında bir yer kaşınsaydı ve kolum oraya uzanamasaydı, işte o zaman Jean-Paul Sartre bir cüret çıkıp bana “cehennem başkalarıdır” deseydi, ondan sırtımı kaşımasını isterdim.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Romalı şair Terentius şöyle haykırıyordu: “Bu nasıl olur? Nasıl olurda insan bir şeyi kendinden daha çok sevmeye kalkar!” “Çok şaşırtıcı, öyle değil mi?” derdi bunun üzerine Mösyö Kik-lop.* Diğerkâmlık, başka insanları kendinden çok sevmektir. Doğal bir tavır değildir, bencillik gibi insanın doğasında bulunmaz.
Dışarı çıktım, gecenin karanlığında sigara içmeye. Gökyüzüne bakıyorum, ay ışığının altında yalnızım. Romantik şairleri düşünüyorum, bir kişiyi özlersiniz ve bütün dünya ıssızlaşır... Yaşayan son romantik olduğumu hayal ediyorum. Müziği duyuyorum. The Platters çalıyor: Only You. Yalnızca sen karanlığı aydınlık yapabilirsin... Onu başkasıyla dans ederken gözümün önüne getiriyorum. Gözlerimden yaşlar fışkırıyor, ölmek istiyorum.
Reklam
İngilizler yalnızlıktan söz ederken iki farklı sözcük kullanıyorlar :Loneliness, “kişinin kendi seçimi olmadığı halde yalnız olması” ile Solitude, “kişinin kendi seçiminin sonucu olarak yalnız olması” Fransızcada iyi ya da kötü her iki duruma da işaret etmek için tek bir sözcük kullanılıyor, iki tane olmasına gerek de yok zaten,insanların yüzünden hangisi olduğu okunuyor. Fransızcada İngilizlere özgü o soğukkanlılık yok.
Aşikârdır ki içimdeki çoğu zaman sınırları aşan, dolup taşan bu saadetin nedeni sadece onun selamıydı. O saadet benden esirgendiğinde öyle bir kedere gömüldüm ki kalabalıklardan sıyrılarak yalnız kalabileceğim bir yere gittim ve toprağı acı gözyaşlarımla ıslattım.
Ey Aşk'ın yolundan yürüyenler, Biraz durun ve bana gösterin, Var mıdır benimkinden büyük keder; Rica ederim, beni sabırla dinleyin, Ondan sonra da kararınızı verin, Kalesi ve kilidi ben miyim her eziyetin. Benim kıymetim olduğundan değil, Kendi yüce asaletinden pek tabii, Aşk bana sakin bir hayat lütfetti, Ki duyardım arkamdan söylenenleri: “Rabbim, hangi büyük fazilet ola ki Böyle süsleyen, bu adamın yüreğini?” Aşk'ın servetinden beslenirdi vakarım, Hiç kalmadı şimdi kendime itimadim, Böyle fakir yaşamak tek çaredir şimdi, Bir söz söylemek korkutur artık beni. İşte böyle olurum nihayetinde, Eksiğini utanıp gizleyenler gibi; Dışarıya neşeli göründüğü halde İçinden ağlayan ve çırpınan biri.
Yıldızların ışıldadığı vakitlerde, Gecenin tam üçüncü saatinde, Birden dehşetle dolmuştum, Aşk'ı karşımda gördüğümde.
Reklam
Research has shown that there is a degree of shared pedagogical knowledge among language teachers that is different from that of teachers of other subjects.
Anası tek başına söyledi: - “Ölüm o kadar güç değildir. Unutulmak yamandır.” Babası fısıldadı: - “Asıl ölüm unutulmaktır.” Amcası ilâve etti: -“Unutmak da ölmektir.” İsa Beğ devam etti: - “Hayat birkaç hâtıradır.” Balâ Hatun bitirdi: - “Hayat ölümün başlangıcıdır.” Çakır, farkına varmaksızın elindeki Kur'an'ı açmıştı. O zaman beş hayalet birden tekrarladılar: - “İnsan anıldıkça yaşıyor demektir.” -“Anıldıkça yaşıyor demektir.” - “Yaşıyor demektir...”
Bir hayat kasırgası içinde ömür geçirenler, bir gölgelikte dinlenmek için vakit bulamayanlar, tehlikelerle arkadaş olanlar böyle geçici bir huzura kavuşunca kendi gönülleriyle hesaplaşırlar, geçmişi hatırlarlar. O zaman her şeyin ölçüsü büyür ve hatıralar güzelleşir. Mazide kalan insanlar kusurlarından ve suçlarından sıyrılmıştır. O, bir arkadaşsa daha vefalı, bir sevgiliyse daha çekici; bir anaysa daha şefkatli olur. Hattâ böyle dakikalarda insan düşmanını bile bağışlamağa hazırdır.
bir roman okumak arzusu sardı içimi esaslı bir kitap almalı mutlaka yarın sabah üstüne düşüp bitirmeli uykusuz duraksız
Yazı gerektiği gibi yazıldığında (yani benim yazdığım gibi yazıldığında) karşılıklı söyleyişiden başka bir şey değildir. Nasıl, dostlarınızla birlikteyken hep siz konuşmazsanız, - iyi aileden, edepli bir yazar da hep kendi düşüncelerini öne sürmez. Okurun idrakına gösterebileceğimiz en gerçek saygı, bunu dostça ortadan ikiye bölmek ve ona da, sırası geldiğinde, kendi hayal edebileceği bir şeyler bırakmaktır.
50 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.