Şubat ayı içerisinde okuduğum salgın dönemini anlatan ikinci kitap,Veba..Albert Camus'u ilk kez okudum ve bir solukta okunan yazarlardan olmadığını daha ilk sayfadan anlayabildim.Derinlik,dikkat isteyen sayfalar boyunca salgının sadece adının değiştiğini farketmek üzdü beni.. Salgın hastalıklar,dünyanın en eğir imtihanı olmuş hep.Toplumsal vaka, sosyal, ekonomik sebep sonuçlar hep aynı nüksetmiş tek fark bizdeki teknolojik imkanlarımızın çeşitliliği.. Şuanki dönemi anlamak ve sonu öngörmek adına mükemmel bir kitap.Veba,her bir cümlesiyle,her olay ve karakterde yansıttığı farklı bir dokuya sahip.
Olay,194..'de Cezayir'in bir Fransız ili olan Oran'da yaşanıyor.Salgın duyulup yayılmasıyla kentin kapıları bir anda kapanıyor..Ayrı düşen insanlar, sevenler, sevilenler... Şehirde ilk fare ölümleriyle başlıyor herşey.Doktorumuz Bernard Rieux anlıyor Veba olduğunu,ve Rahip Panelouux ise salgının dini sebep sonuçlarından dem vuruyor hep..Birlikte mücadele eden karakterler...Giderek artan yiyecek sıkıntısı, spekülasyonlar...En acısı da insanların bir yerden sonra vebayla gelen ölümlere duyarsızlaşması..Camus'un da demek istediği tam olarak bu asıl Veba, insanoğlunun hissizleşip duyarsız kalması