30.01.24-02.25
Hala ağlıyorum seni düşünerek. Bir an öfkeleniyorum sana bir an kırılıyorum. Gözünde yansımamı görmeyi özlüyorum. Uzaktasın benden ama seni sürekli anıyorum. Söz vermiştim sana yazmayacağım diye. Dayanamıyorum. Seni görmek; uzun süre sonra ilk kez içilen sigaranın hafif çarpıntısı, baş dönmesi gibi. Gizli saklı suçlu suçlu özlüyorum seni. Aklına gelmediğimi biliyorum ama inatla sen de beni düşünüyormuşsun gibi hayal ediyorum. Hayallerimdeki sen misin onu bile bilmiyorum. Biz en son konuştuğumuzdan beri dünya güneşin etrafında bir kere döndü. Hatıralarımdaki senle hayallerimdeki karışıyor. Unutmam gerekirken daha çok aşık oluyorum. Sürekli ağlıyorum. Kokunu özlüyorum. Nasıl bir yol bu böyle? Hem çivi döşenmiş hem yokuş yukarı. Ben zaten sigaraya başladığımdan beri yokuş çıkamıyorum üstüne artık kalbim bitap, yaşım lineer değil eksponansiyel artıyor. Böyle bir yolun yolcusu olmuşum. Ben de masumiyet filminde tirad atarken söylemek isterdim: yolu yok çekeceksin, diye. İsyan etmenin faydası yok, kaderin böyle. Yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi… Ama film, dizi, kitap değil bu. Durduramıyorum da yaşayamıyorum da. Bir tuhaf araftayım. Zor nefes alıyorum ama almaya devam ediyorum işte. Denize düşmüşüm de boğulamamışım gibi. Bu çıkmazımın tarifi çok zor, sor yılana. Bir daha da düşmem denize. Çıkabilirsem yani. Belki kendi gözyaşlarımdır boğulduğum.