“Süperego, deyim yerindeyse, kendi otoritesinden muaf bir yasa failidir: Bizim yapmamızı yasakladığı şeyi kendisi yapar. Süperegonun temel paradoksunu şöyle açıklayabiliriz: Ne kadar masum olursak, yani süperegonun emrini ne kadar takip edip keyiften ne kadar feragat edersek, kendimizi o kadar suçlu hissederiz, çünkü süperegoya ne kadar itaat edersek, onda biriken keyif ve dolayısıyla üzerimizde uyguladığı baskı o kadar artar.” Alıntı
Sayfa 312Kitabı okudu
Ölüm cezası alacak kadar suçlu değildi ama özgür kalacak kadar da masum değildi.
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
CXXIV. Sone Benim aşkım ikbalden rasgele doğmuş olsa Belki babası yoktur, Talihin piçi denir; Onu sevip sevmemek, çağın keyfine kalsa Otlarla ayıklanır, çiçeklerle derlenir. Hayır, kader kısmetten doğmamıştır bu çocuk, Onun başına bela değildir ne tantana, Ne de yaşamdan sille yiyendeki mutsuzluk; Bağlı kalmaz zamanın iniş çıkışlarına. Düzen kural tanımaz; kendi başına buyruk, Kısacık saatlerde bencil çıkarlar bulmaz, Kendindedir iktidar, ondadır yüce doruk; Isınmadan da büyür, sağanakta boğulmaz. Bu sözlerime çağın budalaları şahit, Hepsi, ömrünce suçlu, ölünce masum şehit.
kimsenin masum olduğunu söyleyemeyiz oysa herkesin suçlu olduğunu kesinlikle onaylayabiliriz.
Uyku en masum varlık uykusuz insan ise en suçlu varlık.
Hiç kimsenin masum olduğunu kesinlikle söyleyemeyiz, oysa herkesin suçlu olduğunu kesinlikle onaylayabiliriz.
Reklam
insanın kendi içindeki patikalarda kaybolmasına neden olmak daha masum olabilir mi? Dışarıda yol alan gezginin bir avuntusu vardır, ilerledikçe etraftaki görüntü değişir ve her değişmey le içinde bir çıkış yolu ümidi doğar; kendi içindeki yollarda ilerlemeye çalışan biri için durum farklıdır, dar bir bölgeye sıkışmıştır; dışına çıkamayacağı bir döngüye düştüğünü ça buk fark eder, onun durumu daha vahimdir. Daha entrikacı bir kafa yapısı tasavvur edemiyorum, kendi derinliklerinde kaybolmuştur, vicdanı uyanmaya başlayıp bu dipsiz karan lıktan kurtulmak istediğinde ise, tüm algıları kendi iç dün yasına doğru bükülmüştür bile. Bu tilki ininin bir sürü çıkış kapısı olabilir, ama bir işe yaramaz; korkuyla irkilmiş ruhu gözüne çarpan her gün ışığını bir çıkış yolu sanır, ona yöne lir ve hep bir giriş bulur, şüpheleri onu kovalarken dehşet içinde arar da arar; yeni bir çıkış arar, bir giriş bulur ve her defasında tekrar tekrar kendi içine doğru döner. Bu insana her zaman suçlu denemez, o da entrikaci mizacından hoşnut değildir, ama onu bir suçludan daha ağır bir ceza beklemek tedir; bencilliğinin çılgınlığına kıyasla pişmanlığın acısı bir hiçtir. Onun cezası tamamen estetik niteliktedir. Vicdanı nın kıpırdadığını bile söylemek çok etik bir yakıştırma olur onun durumu için; vicdanı ona kendini daha yüksek bir bi linç seviyesinde, kısır bir huzursuzluk şeklinde hissettirir, o kadar; vicdanı onu itham etmez, sadece uyanık tutar, lakin hep oradadır, rahat yüzü göstermez. Bu insana deli de dene mez; zira mutlak düşüncelerinin çeşitliliği onların deliliğin derinliklerinde taşlaşmalarına mâni olur.
Sayfa 8
"Öyle ya, hani her zaman terk eden suçlu değildi. Her terk edilenin masum olmadığı gibi.
Sayfa 50 - timasKitabı okudu
bunlar kanun kitapları olmalı; hem masum hem de kitaptaki yasalardan habersiz olan insanları suçlu çıkararak adalet dağıtmak da hukuk sistemimizin önemli bir parçası olsa gerek.
Bana sorarsanız, tüm insanlar masumdur, dedim. Daha açık bir deyişle, suçlu insan yoktur mu demek istiyorsunuz, diye sordu Savcı. Hayır, dedim. Ben yalnızca insanların masum olduğunu söyledim. Ben de, siz de, insan olduğumuza göre- Ama gene de fark olmalı, dedi Savcı. Unutmayın sizin idamınızı istedim. Unutmayın ki yalnız kurbanlar yalan söylemez, dedim söylediklerimden hiçbir şey anlamamış olan Savcıma.
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.