“Arzunun ve duygularla bulanıklaşmış aklın hangi noktada buluşup hangi noktada birbirinden ayrıldığının, nerede uyum içinde hareket ettğinin mantığını kavramak nasıl da keyifliydi! Bedeli ne olursa olsun. Bu uğurda ödenecek hiçbir bedel büyük sayılmazdı.”
“Nasıl katlanıyorsun?” dedi. Gözlerimden hafif bir ışık saçılıyordu, o ışıkta yüzünü görebiliyordum. Bir cevap beklediğini fark etmek sürpriz oldu; bir cevabım olduğuna inandığını fark etmek.
Beden bir kafesti ve bu kafesin içinde bakan, dinleyen, korkan, düşünen ve hayretlere düşen bir şey vardı; bu bir şey, beden çıkarıldıktan sonra geriye kalan, ruh idi.
Ben yine kendimim, ailesi, arkadaşları, yaşamda rolü olan bir kişiyim. Bir kadınım, nesne değil. Keyfini ne kadar kısa süreyle sürecek olursam olayım, her şeyi göze almaya değecek bir ödül değil miydi bu?