“Ben dünya Kürresi, Türkiye karyesi ve Urfa Köyünden, (El-Aziz --Elazığ ) Tımarhanesi (Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi) sakinlerinden; İsmi önemsiz, cismi değersiz, çaresiz ve kimsesiz bir abdi acizin, ahir deminde misafiri Azrail’i beklerken, Başhekimlik üzerinden Hâkimler Hakiminin dergahı Uluhiyetine son arzuhalimdir:
Ben gam (dertlilik)
Hayatta kimse kimseyi anlayamaz, kimse kimsenin yerini tutamaz; aşk dediğimiz, ya vahim bir yanlış anlaşılmadır, ya kötü bir hayal kurma tarzı. İki kişinin ikisi de, öbürünün yerine hayal kurmaya kalkıştığından, suküt-u hayal'ler eksik olmaz.
Attilâ İlhan
Filmini izledikten sonra büyük beklentiyle alıp okudum ancak beklentimi pek karşılamadı ne yalan söyleyeyim. Alışagelmişin dışında üslüpları severim. Mine Söğüt de bu anlamda çok sevdiğim bir yazardır. Bu kitapta da hoşuma giden söz oyunları oldu. Ancak çok içime işleyemedi. Benim için sükut-u hayal bir eser oldu ne yazık ki
Diğer kitapları gibi iyi değil yani ne dediği belli olmuyor. Yazarlığı ve düşünceleri zayıf. Okura geçmiyor. Altı çizilecek yer yok denecek kadar az. Sanki yazmış olmak için yazılmış izlenimi uyandırıyor.
Zamana DüşüşEmil Michel Cioran · Metis Yayınları · 2020546 okunma
Ziya-yı şemse kapanmış bütün deriçeleri
Bir öyle hücreye benzer ki ömrümün kederi.
Gubar-ı ye's ü fena sinmiş orda elvana
Emel, heves bırakılmış sükut u nisyana.
Bütün hadayık-ı histen o toplanan ezhar
Uyur mekaabir-i minada bi-ümid-i bahar.
Bu penbe gül, bu gül ağır ağır erimiş
Üzerlerinde değiştikçe her mükedder kış.
Ocak harab ü tehi, lamba kimsesiz, a'ma
Bu samt-ı haste eder hüzn ü uzleti ima.
Soluk cidara asılmış, durur garik-i melal
O çehreler ki uyur gözlerinde eski hayal...
O eski hücreye benzer ki ömrümün kederi
Çekilmiş ufk-ı teselliye karşı perdeleri...