Diyor ki; ‘Herkes hafızasından, hafızasının zayıf olduğundan kolaylıkla şikayet eder; fakat asla zekasından yakınmaz. Bilmez ki hafıza, zekanın bir unsurudur.
Eşim olma, karım ol!
Bakma daha ilkel durduğuna sen! Ruhu vardır kelimelerin. “Karı-koca” “eş”ten daha çok şey anlatır. Hatta belki bize unutulmuş bir şeyi söyler. Sahi, biliyor musun?
Neden erkeğe “koca”, kadına da “onun karı” demiş eskiler? Eşim değil, karım ol! Kedilerin, ayakkabıların eşi olur, terliklerin de… İnsanın eşi olmaz. Bir ömür eşlik ediyor diye mi sevgiliye eş denir? Eşlik etmek yeter mi? Fazlasını beklemez mi insan yârinden?
Kelimeleri yitirmeseydik anlardık belki, evlenecek erkeğe eskilerin neden ”koca” dediklerini. Çünkü “koca” bilge demektir, yüce demektir. Koca demek, dağ demektir. Ve ne kadar yüce olursa olsun, üstünde kar olmayan dağ eksiktir. Dağların yücesine kar yağar diye kadına da “kocanın karı” demişler...
Şimdi evlenenlerin “karı-koca” ilan edildiğine. “Koca ve onun karı” olmalıdır aslında. Yani yüce bir dağ olmalı adam. Kar gibi pak ve masum olmalı kadın. Örtmeli ve bir ömür, süsü olmalı dağın. Çünkü üşür tepesinde kar olmayan dağ, ne kadar yüce olursa olsun, yarım görünür.
Eşim olma, karım ol! Bana benzemeye çalışma sakın. Bana benden lazım değil bir tane daha. Ama unutma ki sensiz yarımım. Her zaman söylemem, ama sen anla. “ Eşim olma, karım ol! Beni tamamla…”
Hasan Basri (Rh.)'den şöyle rivayet ediliyor: Bir ihtiyar kadın Hz. peygamber (s.a.v)'e geldi.
Hz. Peygamber (s.a.v) ona,
لَا يَدْخُلُ الجَنَّةَ عَجُوزٌ ، فَبَكَتْ عَجُوزٌ.
"İhtiyar kadınlar cennete giremezler" dedi. Bu söz üzerine kadıncağız hüngür hüngür ağlamaya başladı. Hz Peygamber (s.a.v), kadına, " Sen ( merak etme ) o gün ihtiyar olmayacaksın.Çünkü Allah Teâlâ (c.c),
إنَّا أَنْشَأنَاهُنَّ إنْشَاء فَجَعَلناهُنّ أبْكَارًا عُرُبًا أترَابًا لأصْحَابِ اليَمين.
'Biz (oradaki) kadınları da yeniden bir güzel inşa etmişiz. Onları bakireler yapmışızdır. hep, yaşıt sevgililer; Salih adamlar için kızlar, kocalarına aşık yaşıtlar yaptık' buyurmuştur."(182)
Bil ki, dilin şerrinden kurtulmanın en kestirme yolu sükûttur.
مَنْ صَمَتَ نَجَا.
"Kim sükût ederse, selamet bulur."
الصَمْتُ حُكْمٌ و قلِيلٌ فَاعلهُ.
"Susmak, hikmettir;fakat susan azdır."