Freud, aşkı: "Anneden ayrışmanın yarattığı boşluktan önceki bir olma evresinin yeniden inşası" olarak tanımlar. Gerçekten de insan âşık olduğunda, romantik bir ilişkiye yeni başladığında bir bebeğin annesine bağlandığı gibi bağlanır ötekine. Tedbirsiz ve hesapsızca, en kırılgan yanını teslim eder ona ve bir başkasına ihtiyaç yokmuşcasına iki kişilik alternatif bir evren kurulur. Neyse ki bu durum sonsuza dek sürmez. Genellikle altı ila 18 ay arasında yaşanır ve sonrasında iki birey de yavaş yavaş kendi bireyselliklerine, kendi yetişkin oluşlarına çekilir ve kendini gerçekleştirme yoluna devam ederler.
Narsisizm kendine aşık değil, kendine mahkum olmaktır.
Reklam
Kindarlık (II)
Bir ilişkide alta düştüğünü hissettiğinde, bunun yarattığı öfke kısa sürede kine, nefrete, intikam planlarına dönüşür. Kendisi( görünüşte “başarılı” olsa bile) kaygılı, huzursuz, ketlenmiş ve hayatın dışına savrulmuş olduğundan, bü- yüyüp serpilenlere, otantik, spontane, akışta yaşayanlara yani gerçek anlamda yaşayanlara çok yoğun bir haset duyar, onları engellemek, tıkamak, yaşam akışlarını kesmek ister ve bu uğurda aktif çaba gösterir.
Kindarlık
Kindar oluş, örtük narsisizmin en şiddetli hali, hasedin en ileri boyutudur. Küskünlerle kindarların ayrıldıkları nokta; küskünlerin haset ve kendilik nefreti içinde, şizoid pozisyon alarak içe kapanmaları, kindarların ise başkalarına zarar vermek üzere psikopatik bir eylemsellikle harekete geçmeleridir. Kindarların agresyonu daha aktif, doğrudan ve her düzeyde olabilir, iktidar hırsı ileri boyuttadır.
Narsist Eşler…
Narsist eşleri olan bireylerin çok şaşırdıkları bir durum vardır; "Nasıl oluyor da akşam, ağza alınmayacak sözler sarf ettikten, 'Boşanalım o zaman!' dedikten, kapıyı çarpıp gittikten sonra, ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi gelip sarılıyor, yanağımdan öpüyor?" diye hayrete düşerler. Narsist birey akşam yaptıklarının sorumluluğunu üstlenecek olgunluğa sahip olmadığı gibi, kendini dissosiyasyonla koruduğu için akşamki davranışlarını sabah unutmuş da olabilir. Her iki durumda da geri dönüp sarılması şu anlama gelir: "Haydi, ben sana bir kurabiye vereyim, sen de bana bir kurabiye ver!" Çocuklar da öfke nöbetlerinde avaz avaz bağırdıktan, kendilerini yere atıp tepindikten, istedikleri olmadı diye anneye: “Seni sevmiyorum, sen git!” diye bağırdıktan birkaç dakika sonra tatlı tatlı oyuna dalmazlar mı?
NARSİST BİREYİN TERAPİSİ
Psikoterapide iki eşik vardır. Birincisi terapiye başlama eşiği, ikincisi değişme eşiğidir. Başkalarının zoruyla terapiye gelen kişilik bozukluğu düzeyinde narsist bireylerin çoğunda ikinci eşik aşılamaz. Çünkü "durumum iyi değil'in idrak ve kabulü yoktur. Carl Rogers, insanın ancak kendini olduğu gibi kabul ettiğinde değişebileceğini vurgular. Narsist bireyin temel sorunu kendini inkâr olduğu için değişim çoğu zaman oldukça zordur. Danışan ikinci eşiği aşmaya ve değişmeye yönelik bir niyet taşımalıdır ki terapist danışana değişme cesareti verebilsin ve beraberce, işbirliğiyle değişme yoluna çıkabilsinler.
Reklam
Gaslighting
…güncel narsisizm literatüründe "gaslighting" adı verilen olguyu da netleştirelim. Gaslighting, bireyin bir başkasını kendi gerçekliğinden, belleğinden, akıl sağlığından şüpheye düşürecek şekilde olayları, duyguları, niyetleri çarpıtması; olup bitenleri bambaşka hikâyelerle servis etmesi ve karşısındakini de çarpıtarak servis ettiği duygu, niyet ve hikâyelere ısrarla inanmaya zorlamasıdır. Primer psikopatlar ve kişilik örüntüsünde psikopati olan bireyler bunu kasten ve sistematik bir şekilde yapabilir. Fakat narsist bireylerin yaptığı gerçeklik çarpıtması genellikle gaslighting'den ziyade konfabulasyona yakındır. Çünkü narsist birey her gün, her an yeni ve tek kullanımlık bir benliği sahneye çıkarmak zorunda olduğu ve kendini dissosiyasyonla, koparak ve unutarak savunduğu için zaten olmuş olanı ve o andaki gerçekliğini hatırlayamaz; kendini en iyi, en doğru, en üstün, en haklı gösterecek hikâyeyi oracıkta imal edip sunar. Birkaç gün sonra aynı geçmiş olaya dair bir kriz yaşandığında servis ettiği hikâye bambaşka olabilir.
Bebek ve çocuktaki şiddeti ve zorbalığı çocuk istismarına düşmeden dengelemek sadece annenin değil, bütün aile ve toplumun görevidir. İstekleri, istediği anda olmayınca öfkeden deliye dönse de, tutturup tepinse de herkesin yararına olan kuralların uygulanacağını bilmenin hem güvenini hem de hüsranını tatmalıdır çocuk. Evde, geniş ailede ve okulda kendilerine yeterince sınır çizilmeyen, hüsranı tatmayan çocuklar, tatlılıkla olmazsa zorla, şiddetle, zorbaca her şeyi elde edebilecekleri yanılsamasıyla, her şeyi kendilerine hak görerek büyür ve narsist bireyler olurlar.
…narsisizm, ayrışma- bireyleşme sorunudur. Ruhsal doğumu gerçekleşmemiş olmaktır. Hayali bir annenin, bütün diğer insanların suretinde yeryüzüne yayılmış bir anne imgesinin rahminde kalmaktır. Hem olamama hem de olduramama halidir. Çünkü narsist birey, ben olamadığı gibi seni de algılayamaz. Benlik sınırları olmadığı için ötekini bağımsız, kendi iradesi ve farklı seçimleri olan bir varlık olarak görüp kabul edemez. Dolayısıyla narsist bireyle yakın ilişkiye giren bireyler onda varoluşlarına gerçek bir karşılık bulamazlar.
Bağlanma Sorunu
Annesinin âşık olmadığı bebekler ve annesinin üç yaşından sonra âşık kaldığı çocuklar narsist olur. Bebekliğinde ve çocukluğunda yeterince görülmemiş, onaylanmamış, sevilmemiş, kabul görmemiş olanlar ve gereğinden fazla şımartılmış, uğruna kul köle olunmuşlar, genellikle sağlıklı yetişkin narsisizmine geçiş yapamazlar. Hayatları boyunca onlara sahip olamadıkları iyi anne gibi sorgusuz sualsiz âşık olacak, hayran olacak, alkış tutacak, istediği her an yanında olacak, hizmet edecek insanları arar ve bebeksi ihtiyaçlarını karşılamaya, kayıp çocukluklarını telafi etmeye çalışırlar.
451 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.