Matematikçi okur

Bilen söylemez, söyleyen bilmez...
Reklam
Buhârî, İlim 20; Müslim, Fezâil 15
"Allahın benimle göndermiş olduğu din ve ilim, yeryüzüne yağan bol yağmura benzer. Yağmurun yağdığı yerin bir bölümü verimli bir topraktır : Yağmur suyunu emer, bol çayır ve ot bitirir. Bir kısmı da suyu emmeyip üstünde tutan çorak bir yerdir. Allah burada biriken sudan insanları faydalandırır. Hem kendileri içer, hem de hayvanlarını sular ve tarım işlerini o su ile yaparlar. Yağmurun yağdığı bir yer daha vardır ki, düz ve hiçbir bitki bitmeyen kaypak arazidir. Ne su tutar, ne de ot bitirir. İşte bu, Allahın dininde anlayışlı olan ve Allahın benimle gönderdiği hidayet ve ilim kendisine fayda veren, onu hem öğrenen hem öğreten kimse ile buna başını kaldırıp kulak vermeyen, Allahın benimle gönderdiği hidayeti kabul etmeyen kimsenin durumuna benzer. "
Bazı insanlar vardır bilmem bilir misiniz? Dünyaya ait her ne varsa her şey onlarınmış zannedilen. ' Dünyalar onun oldu' denen ama bir türlü bu cümlenin içinde olduğunu bile hissetmeyen. Bazı hayatlar vardır. Acı nedir hiç bilmeyen. Varlık sokağında yaşayıp haz koridorlarında dolaşan ama küçük de olsa bir kalbi olduğunu bir türlü hissedemeyen. Aslında mahrumiyet iklimindedir onlar. Acı ve ıstırabın amansız kıskacında takılı dururlar. Yaşadıklarını zannederler ama gerçekten yaşayanları görseler adeta bir mumyadan farksız olduklarını hissederler.

Reader Follow Recommendations

See All
On altıncı yüzyılda, daha çok Latifî adıyla bilinen Osmanlı şairi Abdüllatif Çelebi kütüphanesindeki her bir kitap için şöyle demişti : "bütün dertleri defeden hakiki ve müşfik dost".
Takdir, tedbire güler
Reklam