Aziz İstanbul...
Bir gün beraberce Üsküdar'ı gezdiler. İlk önce vapuru iskelede beklememek için Mihrimah Camii'ni dolaştılar, sonra Üçüncü Ahmed'in annesinin camiine girdiler. Türbeyi, küçük, bir meyve içi gibi döşeli camii Nuran pek beğendi. Vapuru çoktan kaçırmışlardı. Onun için bir araba ile Atik Valide'ye, oradan Orta Valide'ye (Pertevniyal Valide Sultan Camii) gittiler. ***Garip bir tesadüfle Üsküdar'ın bu dört büyük camii aşka, güzelliğe, yahut hiç olmazsa annelik duygusuna ithaf edilmişti. -Mümtaz, Üsküdar'da hakiki kadın saltanatı var... Ertesi gün Rum Mehmed Paşa Camii ile Ayazma Camii'ni ve Şemsipaşa taraflarını yayan dolaştılar. Birkaç gün sonra Selimiye Kışlası'nın etrafında kızgın güneş altında başıboş gezdiler. İstanbul'da açılan ilk hendesi caddeleri, o cazip ve mazi hulyası adlı sokakları, İstanbul akşamlarının hakiki ziyafet sofraları gibi gördükçe, garip bir mazi daussılası(yurt özlemi) onu yakalıyordu. -İstanbul, İstanbul, diyordu. İstanbul'u tanımadıkça kendimizi bulamayız.
Manisa günlükleri
Osmanlı için genellikle iki tanım yapılır: biri, "Taşa ruh giydirmiş medeniyet" diğeri, "vakıf medeniyeti". Manisa'da ikisinden de çokça örnek bulmak mümkün. Bugün Yiğitbaşı Veli Vakfı'nın iftarında önce hizmet etmek sonra da iftar etmek nasip oldu. Bugün de adet olduğu üzere Yiğitbaşı Veli Hazretlerinden
Reklam
Mahyacılık
Birinci Sultan Ahmed zamanında başladığı rivayet edilen mahyanın üç yüz senelik bir mázisi var demekti. Bir anlatışa göre, Fatih Camii müezzinlerinden Kefeli Ahmed Efendi'nin, işleyip padişaha hediye ettiği bir çevre, mahyacılığın doguşuna esas olmuştu. Şöyle ki, Birinci Sultan Ahmed, bu çok beğendiği çevrenin üstündeki yazı ve resimlerin. minäreler arasında kandillerle işlenebileceğini düşünerek devrin hüner erbábina bu yolda bir tecrübeye girişmelerini emretmiş ve işte nihayet, ince bir sanat olan mahyacılık da bu suretle doğup gelişir olmuştu. Yirminci asrin başında ise bu san'ata, son kemal durağına vasilolmuş denebilirdi.
Sultan Ahmed Camii :)
Orada ilk hutbeyi Hüdâyî hazretleri okudu.
Aden Yayınevi / EpubKitabı okudu
Sultanahmed Camii
... 4 Ocak 1610'da temel atma merasimi yapılan caminin temelleri kazılırken padişah, eteğinde toprak taşımış, amele gibi çalışmıştır. Nihayet bu muhteşem eser 9 Haziran 1617'de tamamlanmış ve ibadete açılmıştır. Cami, minareleriyle meşhur olduğu kadar, çinileri ve süslemeleriyle de bütün dünyada şöhret bulmuştur. Etrafında medresesi, imarethanesi, tabhanesi (mutfak) ve darüşşifası (hastane) vardır. Camiden üç sene sonra inşa edilen türbede Sultan I. Ahmed'den başka oğulları Sultan II. Osman ve Sultan IV. Murad gömülüdür.
Sayfa 228 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
Büyük Camiler ve Önemli Mekanlar (Seyahatname 1892)
Bu ihtişamlı camilerden Fatih Camii, Sultan Ahmed Camii, Ayasofya Camii en seçkin olanlardır. Ayasofya Camii ise daha muhteşem, daha da harikulâdedir.
Sayfa 178Kitabı okudu
Reklam
162 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.