72. Koğuş
1951’in sonunda arkadaşının evinden ayrılarak Fener’de bir daire kiralar, oraya yerleşirler. 1951-52 yılının müthiş kışı tüm İstanbul’u esir almıştır. Vakit gecedir. Dışarıda sulusepken, soğuk, rüzgâr karanlığı üşütmektedir. Fener’de oturdukları daire buz gibidir. Tüm ev halkı üşümemek için her zamanki örtülerin üzerine evde ne kadar battaniye,
Hiç
Tanımadığın bir şehirde -insan yüzlerine hasret -yapayalnız başına kaldın mı hiç? Herkesin gidecek bir yeri varken -kimsesiz bir başına, diyorum. Sokakların lambaları yanarken bir bir,
Reklam
Bir Hikâye: İşportacı'nın Ölümü
Sokaklara sulusepken kar atıştırıyordu. İnsanlar işlerinden çıkmış, evlerine dönme, bir yerlere yetişme telaşı içerisindeydiler. Arabalar, neon ışıklar, dükkanlara girip çıkan bir sürü insan, karınca misali oradan oraya gitmekteydi. Ortalıkta koşuşturmaca, canlılık, uğultu vardı dört bir yanda. Bu insanların arasında biri diğerlerinden daha aheste
sulusepken üzerine
Yanılqını karanlıqından İnancın ateşli sözcükleriyle Düşmüş ruhunu kurtardıqımda, Çırpınarak lanetledin, Aklını çelen yüz karasını; Unutan vicdanın, Hatırladıqında idamını, Anlattın bana, Benden önce olan her şeyi, Ve birden ellerinle yüzünü kapayıp Utanç ve dehşet içinde Gözyaşlarına boquldun Öfke içinde sarsılarak,,,
Şubat Ayı Hikaye Etkinliği - Başka Bir Gün, Başka Bir Sonla
Hiç unutmuyorum, onu ilk kez Lozan’da gördüm, hani o Catherine’nin doğum yaptığı hastanede. Frederick’in arkasından beni izliyordu sanki. Başta dikkat etmedim fazla. Olayın yoğunluğu içindeydim sahnedeki herkes gibi. Ama o çakır gözleri üzerinde hisseden her genç kız gibi ben de takıldım sonra. Utanıyordum ama bakmadan da duramıyordum. Bir süre
sulusepken üzerine
ateşli sözlerimle kandırıp yanlış yolun karanlığından düşmüş ruhunu kurtardığım zaman, derin bir azap duyarak seni saran ayıbı pişmanlık içinde lanetledin. unutkan vicdanını anılarınla cezalandırmak için, benden önce olanları tek tek bana anlatırken, birdenbire yüzünü ellerine kapadın; ruhundaki isyan sonunda utançla, dehşetle sarsılarak gözyaşlarına boğuldun