Veysel Ağa’yı bilmem ama ben böyle dalıp gidince, dalışımın gidişimin içine, orasına burasına, bu dünyaya olan alışkanlığımdan duyduğum utanmayı, yenilmelerin içimde yarattığı ağır, taş gibi bir durağanlığı da eklerim, o yüzden yüzüm kararır biraz…
…üşüyordum. Belki de mahcubiyetten. Çünkü bu yorgunluğumu eve sürüklüyordum, Zehra’nın yanına, hazırladığı sıcak tuttuğu bir tas çorbanın yanına. Elini saçımdan geçirmenin yanına…