Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnanna
Sumer tanrıları içinde hakkında en çok öykü yazılan Aşk, Bereket ve Savaş tanrıçası, Venüs yıldızını simgeleyen İnanna'dır. Sümer şairlerine göre o göğe ve yere egemendi, toplumun süsü, Sumer'in neşesiydi. İnanna Ay Tanrısı'nın kızı, Güneş Tanrısı Utu ve Yeraltı Tanrıçası Ereşkigal'in kardeşidir. Akadlarda İştar, Musevilerde Astarte, Yunan'da Afrodit, Roma'da Venüs adını alarak yüzyıllar boyu çeşitli toplumların efsanelerine konu olmuştur.
Sayfa 90 - Kaynak YayınlarıKitabı okuyor
Sümerliler bu yere “bellek evi” derlermiş. Mısırlılar “ruhun iyileşme yeri” derlermiş. Tibetliler ise “mücevher okyanusu” adını vermişler. Kütüphaneden söz ediyorum elbette.
Reklam
İlk gerçek uygarlık MÖ 3500 yıllarında Sümerlerle, Dicle ve Fırat nehirlerinin arasında uzanan topraklarda, günümüzün Irak'ında ortaya çıktı. Bunu yüzyılı biraz aşkın bir süre sonra Mısır'daki farklı bir oluşum takip etti. Alışılageldik tarih anlatısı, Sümerliler ile Mısırlıları uygarlığın öncüsü olarak görür ve ikisi birlikte bir tür Özel Gelişim Bölgesine sıkışıp kalmıştır. Mezopotamya'yı tüm büyük insani gelişimlerin kaynağı olarak görmek, modern Batı kültürünün kökleri buraya uzandığından, geleneksel tarihçilerin işine gelmiştir. Ne var ki, yakın zaman önce ilk Mısırlıların aslında Sahra Çölü'nün orta bölgelerinden gelmiş Afrikalılar olduğunu keşfettik. Bu bölgedeki Afrikalıların çoğu, yaşadıkları verimli ıtopraklar MÖ 4000 civarında çoraklaşmaya başlayınca Mısır'a göç etti. Diğerleri de güneye yönelerek Batı Afrika'nın ormanlarına yerleşti; bu durum, iki bölgede neden pek çok benzer geleneğin olduğunu açıklıyor. Krallık düşüncesi geleneksel olarak Mısır'a atfedilir ama aslında bu Afrika'dan çıkmıştır: Arkeologlar, henüz firavunlar ortada yokken, modern Sudan'daki Nubiya Devleti'nin birbirinin halefi olan on iki kral tarafından yönetildiğini keşfetmiştir.
Adamlar Tanrı manrı dinlemiyor cezayı kesiyorlar :D
Nippur'un güzel kızı olan Ninlil'in annesi, kızının Enlil'le evlenmesini istiyor ve kızına Nippur'daki Nunbirdu kanalının berrak suyunda yıkanmasını, Enlil'in onu görüp beğeneceğini ve onunla evleneceğini söylüyor. Bunun üzerine kız annesinin önerisi doğrultusunda soyunarak büyük bir neşe içinde berrak suda yıkanmaya başlıyor.Enlil onu görerek çok beğeniyor ve hemen "gel yatalım" diyor kıza.Kız nazlanıyor. Enlil ısrar ettikçe o da "benim kadınlık organım çok küçük, sevişmeyi bilemez, dudaklarım çok küçük öpüşmeyi bilemez" diyor. Bunun üzerine Enlil veziri Nusku'yu çağırıyor ve ona bir tekne getirerek kızı tekneye davet etmesini söylüyor. Vezir istenileni yapıyor. Teknede bekleyen Enlil, gelen kıza tecavüz ediyor.Bu ahlak dışı olay diğer tanrıları çok kızdırıyor. Enlil, Ninlil'in mabedi ve sonradan tanrıların mahkeme yeri olan Kiur'un önünden geçerken tanrılar onu yakalıyorlar ve Enlil baştanrıları olduğu halde,büyük bir kızgınlıkla "ölümsüz olan sen defol şehirden!" diyerek onu yeraltına kovuyorlar. Ninlil onu yeraltına yalnız göndermeye kıyamıyor, ikisi birden yola çıkıyorlar.
Sayfa 55 - Kaynak YayınlarıKitabı okuyor
Enlil=Odin=Zeus=Jüpiter=Ra=Trimurti(Vişnu, Şiva ve Brahma) ...
Enlil Sümer panteonunun en önemli tanrılarından biridir. Ona "tanrıların babası," "göğün ve yerin kralı", "bütün ülkelerin kralı" deniyor. O gökle yeri ayıran, ülkeye tohumu getiren, gerekli olanları sağlayan, tarım için sabanı,yapı için kazmayı yaratan, yazı, kışı, ağaçları ve tahılı var edendir.Nippur'da Enlil'in Ekur adlı evi vardır. Onun avlusunda da tanrıların mahkeme yeri Kiur bulunuyor.
Sayfa 55 - Kaynak YayınlarıKitabı okuyor
Sümer şairleri bir destanın veya bir efsanenin baş kısmına konuyla hiç ilgisi olmasa da evrene ait bilgiler yazmışlar. Bunlardan birinde: Gök yerden ayrıldıktan sonra, Yer gökten ayrıldıktan sonra, İnsanın adı konduktan sonra, An (gök tanrısı) göğü alıp götürdükten sonra.
Sayfa 54 - Kaynak YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Sümerliler yazıyı en az MÖ 3000'lerin başında icat etmişler.Bunda ilk amaç alışveriş hesaplarının ve makbuzlarının yazılması.Daha sonra mabetlere gelen hediyeler yazılmaya başlanmış. Bu arada onlar etraflarında bulunan nesneleri gruplara ayırarak adlarını listeler halinde yazmışlar. MÖ 2800 yıllarında yazı cümleleri oluşturacak, beylerin, şahısların yaptıkları işlerden söz eden vakıf kitabelerini, yapı kitabelerini yazmaya başlamışlar. MÖ 2600'lerde Lagaş şehir beyi olan Urukagina'nın, ülkesindeki bozuk düzeni onarmak için yaptıklarını anlatan metinde, yazı ve ifade tekniğinde büyük bir ilerleme görülüyor. MÖ 2400'lerde I. Sargon'un kurduğu ve Güney Anadolu'dan Basra Körfezi'ne kadar yayılan Akad devleti zamanında edebiyatta büyük bir ilerleme olmuyor. Bunun nedeni,belki bu dönemde belgelerin Akadca yazılmaya başlanmış olmasıdır. Buna karşın Sargon'un kızı Emmheduanna Ay Tanrısı Nanna'nın mabedinde başrahibe olarak Sumerce pekçok şiir yazmış veyüzlerce yıl sonra bu şiirlerin kopyaları yapılarak okullarda öğretilmiş, kitaplıklarda korunmuştur.
Sayfa 42 - Kaynak YayınlarıKitabı okuyor
Prof. Osman Nedim Tuna, 165 Sumer kelimesini, hem anlam hem de fonetik bakımından uyan Türkçe kelimelerle eşleştirmiş; o,bu tezini, Amerika'da Turkolog ve Sumerologların olduğu kongrede sunmuş ve hemen hiç tartışma olmadan bu tez kabul edilmiş. Tuna, Sumerliler ile Türkler arasında tarihsel bir ilişki bulunmasını, Türkleri az 3500-4000 yıl önce Anadolu'nun doğu bölgesinde yerleşmiş olmalarına bağlıyor. Ayrıca, Türk dilinin 5500 yıl önce bağımsız ve iki kollu bir dil olarak bulunduğunu,ana Türkçenin ise 10.000 yıl eskiye gittiğini belirtiyor.
Sayfa 32 - Kaynak YayınlarıKitabı okuyor
Sümer dili ile Türk dilini karşılaştırmak o kadar kolay bir iş değil. Öncelikle yazılı kaynak olarak bugün için elimizde Orhun Kitabeleri var. Arada 4000 yıla yakın bir zaman dilimi bulunuyor. Bu süre içinde Türkçe kuşkusuz birçok değişikliğe uğradı. Diğer taraftan Sümerce kendisinden çok ayrı bir gruba ait olan Akad dili yoluyla çözüldü. Akadca da 1, o, ö, ü gibi sesli harfler ç, f, ğ, n, g gibi sessiz harfler yok. Sümerce işaretlerin birkaç tür okunuşu var.Şöyle ki, somut bir kelimeyi anlatan resim yazısından çevrilmiş bir işaret, o resimle ilgili soyut anlamları da taşıyor. Örneğin; göğü ifade eden bir işaret hem gök, hem de tanrı anlamına geliyor. Ayrıca aynı işaretin hece okunuşu da var. Bu bakımdan okunuşlarda yanlışlıklar olabilir. Diğer taraftan, Türkçenin en eski kelimelerinin çeşitli Türk dillerindeki okunuşlarını bildiren tam bir etimolojik sözlük yok. Ayni şekilde MÖ 3000-1850 yılları arasında yazılmış olan Sümer dilinin de bir etimolojik sözlüğü yok. Kuşkusuz bu süre içinde Sümer dili de bir hayli değişmiş olabilir. Karşılaştırma yapmak hiç de kolay değil.
Sayfa 31 - Kaynak YayınlarıKitabı okuyor
Sümerliler Türk mü ??
Herhangi geniş bir çalışma yapmadan Sumer dilini Türk diline benzetenler ise A. Falkenstein,4 Hartmut Schmökel ve S.N. Kramer'dir. Kramer birçok yazısında yeri geldikçe bunu tekrarlamıştır. Ölümünden iki ay önce çevirisini yaptığım ve Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlanan Tarih Sumer'de Başlar kitabını eline aldığı 28 Eylül 1990'da bana şöyle yazmıştı: "Ne de olsa bu kitap büyük bir olasılıkla Türkçe gibi bitişken bir dil konuşan ve GüneyMezopotamya'ya 6-7 bin yıl önce Orta Asya'nın herhangi bir yerinden göçmüş olan Sümer halkı hakkında. Sümerlerin Türklerle ilgili bir halk olduğu fikri Atatürk zamanında geçerliydi. Böyle olabileceği hakikatten hiç de uzak değildir."
Sayfa 30 - Kaynak YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Asurca, Babilce, Akadcadan söz edildi. Sumerceve Sumerlilerden hiç söz edilmedi. Çünkü uzun zaman kimsenin.haberi yoktu Sumerlilerden. 1850 yılında Hinks, British Association'de verdiği konferanstailk olarak çiviyazılarını Akadlılar dediğimiz Sami halkın icat etmediklerini, çünkü bu yazının Sami dilinin bünyesine hiç uymadığını,eğer bu yazıyı Samiler icat etselerdi kendi dillerine uygun yapmışolmaları gerektiğini söylemiştir. O yüzden Hinks, çiviyazısını Babil'de Samilerden önce yaşamış, Sami olmayan bir halk tarafındanicat edilmiş olduğunu öne sürmüştür.
Sayfa 21 - Kaynak YayınlarıKitabı okuyor
Bundan 3500 yıl önce Hititler, onlardan çok önce de Sümerliler yazdıkları belgeleri arşiv ve kitaplık olarak saklamayı bilmişler.
Sümerliler bak ne demiş: ‘Düşmanın ülkesine saldırıp yıkarsan, o da gelir senin ülkeni yıkar.’ Hititlerin saldırdıkları düşmanlar da fırsat buldukça buraya saldırıyorlardı ki o yüzden bu kadar güçlü korunma altına alınmış şehir!”
Uygarlık
Bundan en az 6 bin yıl önce Mezopotamya'nın güney topraklarına gelip yerleşen Sumerliler sanat, bilim, teknik ve yazım alanında büyük bir uygarlık kurmuşlardır. Yakın zamana kadar uygarlığın temelini Yunanlılar atmış olarak biliniyordu. Geçen yüzyılın ikinci yarısından sonra yapılan kazılarda çıkarılan belgeler ve eserler üzerinde yapılan çalışmalarla Sumer kültürü açığa çıkınca, bu şerefin Sumerlilere ait olduğu anlaşıldı. Fakat bunun doğruluğunun kabul edilmesi, herhalde uzun yıllar sürecek.
Sayfa 138Kitabı okudu
Kadın neden Adem'in kaburga kemiğinden yaratılmıştır ?
Bundan 5 000 yıl önce çiviyazısını icat eden Sumerliler, zengin bir edebiyatı da yaratmayı başarmışlar. Bu edebiyatın izleri, özellikle tektanrılı dinlerin kitaplarına da girerek zamanımıza kadar ulaşmıştır. Bunlar arasında etkisi çok belirgin olan konulardan biri, Sumerlilerin "cennet efsanesi"dir. Bu efsaneye göre, Yer Tanrıçası Ki,
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.