Ey Güray Süngü sen ne yazdın?
Gerçekten soruyorum sen ne yazdın ya!? İlk başlarda ne yalan söyleyeyim düzgün -çetrefilli olmayan- bir roman okuyacağımı sandım. Bu büyük bir hataydı. Üzgünüm, böyle sanmamalıydım.
Kitap İbrahim’in “bir şeyi” kaybetmesiyle ilgili. O şeyi söylersem heyecanı kalmaz. Okurken siz de çok zor öğreniyorsunuz. Yanılmıyorsam 50’den sonra kaybettiği şeyi biliyoruz. Sonrası tam bir curcuna. Kafam alak bullak oldu. Neyi aradığını anladım da nasıl aradığında çoğu kez hata verdim.
Arkadaş nasıl bir kitap ya diyeceksiniz okurken. Bul be artık İbrahim diyeceksiniz. Yetti lan tarzında sitemlerde de bulunabilirsiniz. Benden size küçük bir tavsiye kafanız rahat değilse okumayın. Ha hiç rahat olmadıysa okuyun bir de bu dert olsun.
Sonunu bile tam çözemedim. Güraycığım 40 yaşında yazmış, o da çözememiş belli ki ha ha ha :D
Sinirlerim bozuldu :)) çok karıştı kafam. Diğer kitaplarını okuyun. En azından Mehmet’i Sakatlayan Serçe Parmağı’nı okuyun o normal sayılacabilecek bir şey.
Bir de kitabı okuyan varsa lütfen konuşalım üstüne. Bu kitap böyle sindirilir galiba..
İyi okumalar!
Biz şu emojide bile Güray Süngüyü gören tayfayız 💐 😊 belki seversin ki bence kesin seversin de kalbin arka odası Ayşegül genç de çok iyidir içe işlemek konusunda incelemem sayfamda var biraz aşağıda kalmış olabilir ama merak edip bakıp kitaba dair merak uyandırırsa diyerek.
Murat Menteşten okuduğum 3. Kitap. Her kitabını ayrı bir heyecanla okuyorum desem yeridir. Çünkü kitaplarında Genel olarak aksiyon, macera üst safhada. Belki de kendine bu has üslubu kitaplarını ön plana çıkarıyor. Ve kitaplarında muhakkak şaşkınlık yaşayacağınız yerler oluyor bu da ayrı bir heyecan ve merak duygusu katıyor. Evet kitapları hakkında genel izlenimlerimi aktardığıma göre dublörün dilemması kitabına gelecek olursak 4 farklı karakterin gözünden ele alınmış bu yüzden sıkılma durumunuz nerdeyse sıfır gibi. Kitabın isminden de anlaşılacağı üzere kitabın temel konusu dublörlük üzerinden sürüp gidiyor. Nasıl oluyor derseniz karakterler birbirlerinin tıpa tıp maskelerini kullanıp birbirlerinin yerine geçtikten sonra olaylar gelişiyor. Tabi okuyunca beni daha net anlayacksınız ve olaylar o şekilde akıp gidiyor. Daha fazla detay vermeden eğer bu tür kitapları seviyorsanız muhakkak okuyun. Sevmiyorsanız da okuyun seveceğinizi düşünüyorum:) Çünkü içinde bir çok farklı konuda bilgi, olay göreceksiniz ve yazarın bu kadar iyi olduğuna da şaşıracaksınız İyi okumalar..
Çok iyi kitaptı seneler oldu okuyalı, ama hala aklıma geliyor. Vakit olsa da yeni kitaplar yetiştirmekle birlikte eskilerden bazılarını bida okusam dediğimde aklıma gelen bi kitap!!
Öncelikle bismillah diyerek girmek isterim, yani insan her şeyden önce bir düşünüyor bu kitabı yazdıran nedir. Nasıl bir şey bu kitap. 2020 yılının ennn güzel kitabını okuduğumu yıl boyunca söylediğimi anımsamıyordum şimdi söylüyorum. Bu kitap benim için şöyle sayılı olan ayrı bi köşede tuttuğum o nadir kitaplarımın arasında yerini alıcak. Aklımda ve kalbimde çok özel bir köşeye sahip oldu kendisi.
Altını çizmediğim arkadaşlarıma atmadığım yeri kalmadı desem yeri. Başlanıyor bazı kitaplara yapılan dayatma bu kitaba da başlanıyor. Nedir o dayatma? “Lütfen bu kitabı oku! Lütfen bu kitabı oku!” Dayatması.
Kitap 1-2 veya 3 sayfalık bölümlerden oluşuyor ama ben hiçbirini birbirinden ayrı tutmadım. Her birine bir kelimelik başlık verilmiş ama hepsi bir bütün yine de. Her birinde o kadar derin anlamlar olması insanı böyle etkileyip düşündürmesi, şu kitabı her hangi bir gün açıp çizdiğim yerleri okumak için sabırsızlanıyorum ben mesela...
Bazı yerlerde amin dedirten, bazı yerlerde kenara evet evet öyle diye not düşürten, kimi yerde de son kelimeyi tekrar ettiren öyle içimize dokunan bir kitap işte...
Bazen de sadece az önce okuyup altını çizdiğin cümleyi içinden bir kaç kere de sessizce geçirdiğin kitap, kimse duymuyor zaten içinden ama içinin de içinden geçirdiği cümleler...
Velhasıl bu kitabı herkes okusun istiyorum ama bi o kadar da çok bilinsin istemiyorum... Herkes okusun ama basitleştirmeden okusun diyelim o zaman öylesi yakışır çünkü.
Kesinlikle tavsiye ederim bende bekletiyordum elimde güzel olduğunu biliyordum, daha önceki kitaplarından dolayı. Ama bu kadar güzelini beklemiyordum, bu kitap ayrı bi köşeye sahip oldu bende. Önceki Ayşegül genç kitapları da güzeldi ama bu çok başka bi seviye olmuş Ya.
Balzac’a adımımı “Gizli Başyapıt” ile atmış bulunmaktayım ve hayran kaldım...
Derin derin cümlelerine birşeylere nasıl anlam katarak anlatışına ... öyle sanatsal bi dili vardı ki. Kitap 56 sayfa kısa ama o kadar güzel ki çok beğendiğim Kitaplar arasında yerini aldı.
Kesinlikle okuyun ve okutun.
Kitap usta bir ressamın yaptığı resme emek verirken
Bu kitabı beğenmeyen de ne bileyim 🤷🏼♀️🤷🏼♀️🤷🏼♀️ artık çok çizdim dediğim çizmediğim yerler oldu. Farklı bi olay Kitaplar da bazen farklı bi ruh hali ve duyguyla başlıyorsun daha derinden etkiliyor. Tabi ama yinede bu kitabı beğenmemek ne bileyim var mıymış beğenmeyen ben okuduğumda hep olumlu şeyler duydum vadideki zambak için çok olumlu duymadım ama bağlı kalmam elbette okuyacam iyi değilse bile ben okuyup iyi değilmiş diyim🤣
“İnsanlar çoğunlukla inanmayı seçer. Çünkü ‘red’ savaş gerektirir. İnanmak için teslim olmak yeterlidir.”
“İnsan yaşadığı histe esirdir”
“İnsan kendi garipliğini başkasından duyunca kendisinden korkmaya başlıyor. İnsana zaten kendi garipliği gariplik gibi gelmez ki. Başkasından duyar, başkasından öğrenir”
Garip, çok garip, fazlaca geren, çokça kötü hissettiren bir kitap okudum. Bu kitabın yetkinsizliğinden değil; bilakis kitabın yetkinliğinden... Kitabın hissettirmek istediği bu idi. Ama güzeldi. Korkarak başlamıştım, aralarda güldüm, çokça düşündüm, karamsarlaştım, gerildim. Korktum ama soru işaretleriyle bitirdim. Neydi okuduğum?
Gıpgri bir hava mi soludum, kapkara bir karanlığın içinde kendimi mi kaybettim, sarı ışıklarda yolumu mu şaşırdım, hayatımda herkes olmasına rağmen yapayalnız mi kaldım... Yoo yoo; hiçbir değil. Olsa olsa yapayalnız, soğuk bir evde, açlıktan ölmenin tefekkürünü yaşadım. Bilmiyorum...
Öyle yâ da böyle bitti. Güzel miydi? Değişikti. Çok şey diyerek anlatmak istiyorum ama susarak anlatmak, ancak kitabın hakkını verir gibi gibi... Bilemedim. O değil de... “Dünya çok netti. Kaybolmak imkânsızdı.”
Eyvallah. Ben de değerlendirmeyi yaparken/yaptıktan sonra inşâallah kitabı anlamış ve kitap hakkında doğru bir değerlendirme yapabilmişimdir diye temenni ediyor idim. Sizin yorumunuz rahatlattı.