Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sümeyye

Sümeyye
@sumkoroglu
Kişi azmederek tâlibi olduğu şeyin gâlibi olur.
Öğretmen
Yüksek lisans
49 okur puanı
Ağustos 2019 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
Ben kötülük edenle kötülüğe maruz kalana aynı yüz ifadesiyle bakamam, her ikisine de gülümseyemem diyorum size. Bunu yaparsam o zaman da kendi yüzüme bakamam diyorum. Hepsi bu kadar, başka bir şey dediğim yok. Sizin mideniz kaldırıyorsa, kötülük edene de kötülüğe maruz kalana da aynı şekilde gülümsemeye devam edebilirsiniz, işte o yanı beni ilgilendirmiyor.
Sayfa 157Kitabı okudu
Reklam
Filistin, müslümanların insanlığın yüz akı olduğunu ispatladı. Filistin’deki direniş insanlığın haysiyetini, asaletini, şahsiyetini, hüviyetini koruyan bir direniştir. “İnsanlığın haysiyetini sadece müslümanlar koruyabilir”dedirtti, dolayısıyla dünyayı Batılılara emanet edemezsiniz. Amerikalılara emanet edemezsiniz, cehenneme çeviriyorlar.
Siz istediğiniz kadar oyun kurun, tezgah kurun, Allah Teala oyunlarınızı başınıza yıkar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sümeyye
@sumkoroglu·Bir kitabı okumaya başladı
Serhend Dergisi - Sayı 03 (Mart 2024)
Serhend Dergisi - Sayı 03 (Mart 2024)Selim Uğur
10/10 · 23 okunma
Vatan kültür değildir, sadece dil, sadece müzik, sadece halk oyunu, sadece din, sadece bayrak, sadece sadaka taşı, sadece vergi, sadece milli gelir değildir. Vatan kişinin karnının doyduğu yer de olabilir gözyaşının aktığı yer de.
Reklam
Suyun sesi ilahidir. Dönüp durmak semadır. Zerre sema eder, âlem sema eder. Ay döner, gezegenler döner, dünya durmaz döner. Neden? Çünkü kâinat aşk sarhoşudur. Taş ile buğdayın aşkı birbirini yakar, bir kokulu buğu çıkar. Un öğütenler bilir. Ne demiş karındaşlarımız : Benim adım dertli dolap. Dolap niçin iniler? O da aşk sarhoşudur.
48 syf.
·
Puan vermedi
·
23 günde okudu
İzdiham - Sayı 54 (Ocak-Şubat 2024)
İzdiham - Sayı 54 (Ocak-Şubat 2024)İzdiham Dergisi
9.1/10 · 264 okunma
Kendi içindeki ışığı kaybeden biri karanlıkta kalmaya mahkumdu çünkü. Hep bir ışık aradım. Kandil de yaksam, güneşi de yutsam o ışığı bulamadım. Kendi gölgemi takip etmem gerekiyordu ama ışığımı bulamayınca ne yer, ne yön hiçbir şey yoktu.
İç geçirerek daha ne kadar sürecek bu bekleyiş, kavuşamamak; incelen kollarımla düştüğüm yatakta nefesim titreyerek özlüyorum seni, dünya sönüyor yokluğunda, gömüldüğüm karanlık ne geceye benziyor ne ölüme.
Karşılaştığı insanlar, esen rüzgar, okuduğu bir kitap, öylece boş boş tavana bakarken düşündüğü bir an, hepsi o hamura çentik atmaya, o duvara renk katmaya devam eder. Yeni yeni pencereler açmaya, bazı kapıları kapatmaya… Kendinle tanış ama tanıdım deme, kendini bulmaya çalışmak da sanki biraz beyhude. Yol uzun, kim bilir?
Reklam
Çok eskiden, keskin sınırları olan insanlar bende hep hayranlık uyandırırdı. Evetleri hayırları belli olan. Duvarlarında pencere nerede, kaç kapı var belli olan. Kilitleri belindeki kocaman halkada asılı olan insanlar. Kendini tanımak, bilmek ve bu tarife sadık kalmak böyle bir şey sanırdım. Benim duvarlarım her an yıkılmaya, pencerelerim kapanmaya, kapılarım kırılmaya müsaitti sanki. Ben o duvarı her an farklı bir renge boyayabilirdim. Anahtarlarım incik boncuk çekmecelerinde kaybolurdu, bugün bir daha asla dediğim şeye yarın kendimden geçe geçe koşabilirdim. Şu tanımda bile bir katılık yok mu sanki? ‘Ben buyum.’ Diyebilme hadsizliği.
Evet dünya yaşanacak bir yer, doğru. Ama aynı zamanda ölünecek de bir yer. Ölüm size korkutucu geliyor, hayat da bana öyle. Bilmediğimiz her şey korkutucu gelir zaten.
Çünkü babalar çocuklarının gücüdür, dayanağıdır, en çok da beklentisidir. Çocuklar babalarından bakım bekler, onun tarafından korunmayı, görülmeyi ve sevilmeyi bekler.
İnkâr, istihza ve eziyetlerine rağmen Hz. Nuh (as), kavmi için “Ya Rabbi, onlar bilmiyorlar, bilselerdi böyle yapmazlardı” diyerek şefkat göstermiştir. Her türlü zorluk içinde dahi hamd ve şükür ehli olmuştur. Ayet-i kerimede mealen “ O çok şükreden bir kuldu” (İsra-3) buyrulur.
326 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.