Ayşe Akgün

Sabitlenmiş gönderi
sinemadan çıkmış insan
Çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. Sinemadan çıkmış insan. Gördüğü film ona birşeyler yapmış. Salt çıkarını düşünen kişi değil. insanlarla barışık. Onun büyük işler başaracağı umulur.Ama beş-on dakikada ölüyor. Sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu; asık yüzleri, kayıtsızlıkları, sinsi, yürüyüşleriyle onu aralarına alıyorlar, eritiyorlar.
Sayfa 24
Reklam
Şimdi geçmişe dair anımsadığım her anın hamurunda bir çimdik saadet var.En buruk hatıralara bile,sırf ait oldukları zamanın hatırına bahşedilmiş bir haslet bu. Dalgaların arasına batıp çıkan sıcak bir yaz günü hatırlıyorum mesela.Sırf beni terk etmemiş vefalı bir hatıra olması bile,latif kılıyor onu gözümde.Ne güzel,ne mutlu günmüş diyorum dönüp bakınca.Oysa o gün biri kulağıma eğilip,”Şimdi mutlusun,ileride bugünü mutluluğa emsal hatırlayacaksın”diye fısıldasa,hayatta inanmazdım.
Ah gençlik,ah çocukluk…Yaşarken kıymeti bilinmeyen sıradan anların uçuculuğu.Mutluluğu hep gelip omza konacak şatafatlı,ağır bir masal kuşu gibi hayal etme hatası. Yıllarca beklediği şeyin,içinden geçtiği hafif anlarda kanatlanmış,minik,basit sevinçlerden ibaret olduğunu insanın bu kadar geç anlaması,ah.

Reader Follow Recommendations

See All
Gökyüzüne kahramanlık nişanı gibi iliştirilmiş ilkbahar güneşine rağmen, dışarı çıktığımda hava serindi. Üniformamın içine sızıp karnımı gıdıklayan haylaz rüzgar,avludaki çiçeklerden topladığı kokuları üstüme serpti.Bu hoşuma gitti.Bunun hoşuma gitmesi daha da hoşuma gitti.
Ayşe  Akgün
@sunset_a·Started reading a book
Misafir
MisafirNermin Yıldırım
8.3/10 · 1,727 reads
Reklam
200 syf.
·
Not rated
·
Read in 8 days
Sevme Sanatı
Sevme SanatıErich Fromm
8.4/10 · 18.5k reads
Benim güzel sevgilim, seni o kadar seviyorum ki bu canımı acıtıyor ve işte tatlı ve muhteşem olan da bu can yakıcılık…Umarım uykunda bunu hissediyorsundur. (Fromm’un 70’lerde karısı Annis’ten evvel uyandığında ona yazdığı “mesajlardan “biri.)
Sayfa 197Kitabı okudu
Kişi ayrıca bilinçli olarak sevilmemekten korkan birinin aslında bilinçaltında sevmekten korktuğunu fark etmelidir.Sevmek, kendini karşılıksız olarak adamak, sevgimizin sevilen kişide de sevgi oluşturacağı ümidini taşımak demektir. Sevgi bir inanç eylemidir, inancı az olanın sevgisi de azdır.
Sayfa 145Kitabı okudu
Sevmek , kişinin salt kendisi için ve tek başına edinebileceği biriysel bir deneyimdir.
Sayfa 127Kitabı okudu
Günümüzde insanların mutluluğu eğlenmeye dayanıyor,eğlenmenin altındaysa”almanın”,tüketmenin doygunluğu yatıyor.
Sayfa 107Kitabı okudu
Reklam
Simone Weil’in güzel sözleriyle:”Aynı kelimeler(örneğin bir erkeğin eşine’Seni Seviyorum,’ demesi) söyleniş biçimine bağlı olarak sıradan ya da olağanüstü olabilir.Bu söyleyiş biçimi,kişinin istemi işe karışmaksızın,sözlerin insanın ne kadar derinlerinden kopup geldiğine bağlıdır.Ve garip bir uyumla,bu sözler dinleyenin de içinde aynı derinliklere gömülür.Böylece dinleyen, eğer bir parça sevgi varsa içinde, sözlerin taşıdığı değeri sezecektir.”
Çocuk sevgisi ,” Seviyorum çünkü seviliyorum” ilkesine dayanır.Büyüklerin sevgisinin ilkesi,”Seviliyorum çünkü seviyorum “dur.Olgunlaşmamış sevginin söylediği ise “Sana ihtiyacım çünkü seni seviyorum “dur.
Sevgi,sevgi üreten bir güçtür.Güçsüzlük,sevgi üretemez.Bu düşünce Marx tarafından çok güzel açıklanmıştır:”İnsanı insan olarak düşünün ve onun dünya ile ilişkileri de insanca olsun, o zaman sevgiyi sadece sevgiyle, güveni güvenle vs.değiştirebilirsiniz.Eğer sanattan tat almak istiyorsanız, sanatkârca eğitilmiş olmanız gerekir.Eğer başka insanları etkilemek istiyorsanız, onlar üzerinde gerçekten uyarıcı ve geliştirici etki yapan bir kişi olmalısınız, insanlarla ve doğayla olan her ilişkiniz, sizin iradenizin nesnesi olan, gerçek bireysel yaşamınızın en net yansımadı olmalıdır.Eğer sevginiz sevgi doğurmuyorsa bu, sevginizin sevgi üretmediği anlamını taşır.Eğer seven kişi olarak yaşamınızı ortaya koyuyor ama sevilen kişi olamıyorsanız, sevginiz güçsüzdür. Şanssızlıktır.
Çok şeyi olan değil,çok veren zengindir.Bir şeyi yitirmekten korkan istifçi,ne kadar çok şeyi olursa olsun,ruhbilim dilinde yoksul ve yoksun bir kişidir.Ancak kendinden bir şeyler verebilen kişi zengindir.
Sevgi,kişiyi diğer insanlardan ayıran duvarları yıkan,onu diğerleriyle birleştiren,insanın içindeki etkin güçtür.
Hiçbir şey bilmeyen,hiçbir şeyi sevemez.Hiçbir şey yapamayan,hiçbir şey anlatamaz.Hiçbir şey anlamayan,değersizdir.Oysa anlayan kişi aynı zamanda sever,farkına varır,görür…Bir şeyin aslında ne kadar bilgi varsa,sevgi de o kadar büyük olur…Tüm yemişlerin böğürtlenlerle aynı zamanda olgunlaştığını düşleyen kişi, üzümlere ilişkin bir şey bilmiyor demektir. PARACELSUS
1,168 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.