Günümüzde en çok yozlaştırılan şeylerden birisi de şüphesiz sevgidir. Çünkü sevgi çağ itibari ile çıkarlar üzerine kurulan bir ilişki haline geldi.
"Biz şüphesiz Allah'a aidiz ve şüphesiz O'na döneceğiz. Allah'ım! Musibetimin ecrini bana ver, bana kaybettiğimden daha hayırlısını ver!" duasını okumaktan başka bir şey gelmiyordu Ümmü Seleme'nin elinden. Çünkü başına bir musibet gelen kimse bu şekilde dua ederse Allah'ın mutlaka onun duasını kabul edeceğini işitmişti Allah Resûlü'nden.
Sayfa 75
Reklam
Nisa suresi/ 1. Ayet
Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan, ikisinden birçok erkek ve kadın üretip yayan rabbinize itaatsizlikten sakının. Adını anarak birbirinizden dilek ve istekte bulunduğunuz Allah’a saygısızlıktan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.
Sayfa 77 - Cilt4Kitabı okuyor
RUS SLAVLARI
Rus Slavları tarımcı bir halktı, savaşçı değillerdi. Cesurca savaşıyorlardı ama bellerine kadar çıplaktılar ve askerî örgütlenmeye dair hiçbir şey bilmiyorlardı, bu yüzden de savaş sanatının ustaları Türklerle ya da topraklarını Rum diyarına ulaşmak için bir karayolu haline getiren İskandinav tüccarların silahlı çeteleriyle boy ölçüşemiyorlardı. Slavların tek istediği, hasatlarını toplamalarına ve ağaçtan köylerinde huzur içinde yaşamalarına izin verilmesiydi. Ama mümkün değildi bu. Hazarlara (Fin ve Türk kanlarının karışımından oluşan güçlü bir kabile) haraç vermek, güneyde Türklerin tacizine uğramak, kuzeyde Finlerin ve Litvanyalıların istilasına maruz kalmak bir yana, Slavlar eksik siyasi yapılarıyla küçük parçalara ayrılmıştı, kantonlar birbiriyle savaşıyordu sürekli, barış mümkün olmuyordu. İskandinav tüccarların ve başıbozukların başıboş çeteleri Slavlara hem zalimlik ediyordu hem de koruyordu onları. İşlenmemiş bir suçtan dolayı köyleri yaktıktan, sığırlara ve mahsullere el koyduktan sonra, Kiev, Novgorod ve Pskov'un korunması için hizmetlerini -aynı şeyi Constantinopolis ve Yunan şehirlerine de yaparlardı- satarlardı. Başka bir deyişle, bu zeki ve usta davetsiz misafirler kuzeylidir ve hiç şüphesiz Batı Avrupa'yı uzun ve kasvetli bir dönem boyunca terörize eden gezgin deniz krallarıyla özdeşleştirilebilirler.
اِنَّ الْاِنْسَانَ خُلِقَ هَلُوعاًۙ "Şüphesiz ki insan helu'(sabırsız/aceleci,bencil) olarak yaratılmıştır." (70/Meâric,19)
Bir Ayet; "Ey Rabbimiz! Bizi, inkar edenlerin zulmüne uğratma. Bizi bağışla. Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin (Mümtehine, 60/5) Bir Hadis; "Allahım! Bana öğrettiğin şeyleri hakkımda faydalı eyle, bana fayda verecek şeyleri öğret, beni, bana fayda verecek ilim ile nasiplendir." (Hakim, De'avat, No: 1879, I, 510) Bir Dua; "Allah'ım! İçimi dışımdan daha hayırlı kıl. Ve dışımı yararlı kıl. Allah'ım! Sapmadan ve saptırmadan mal, aile ve çocuk bakımından insanlara verdiklerinin iyisini isterim." (Tirmizî, "De'avât", 126)
Reklam
Şiirsel bağlantılar, olağanüstü duygusal bir ortam yaratarak seyirciyi harekete geçirir. Seyircinin hayatı tanıma faaliyetine katılmasını özellikle sağlar, çünkü ne hazır bir sonuç sunmakta ne de yazarın katı talimatlarına dayanmaktadır. Kullanıma açık olan tek şey, canlandırılan görüntülerin derin anlamını bulup keşfetmeye yarayan şeydir. Karmaşık bir düşünce ve şiirsel bir dünya görüşü, asla, ne pahasına olursa olsun, fazla açık, herkesçe bilinen olgular çerçevesine sıkıştırılmamalıdır. Dolaysız, genel geçer sonuçlar çıkarma mantığı, insana fazlasıyla geometri teoremlerinin ispatını hatırlatıyor. Oysa akılsal ve duygusal hayat değerlerinin birbirine bağlandığı çağrışımsal bağlar, hiç şüphesiz sanal için çok daha zengin imkanlar sağlar. Sinemanın bu imkanlardan bu kadar seyrek yararlanması gerçekten üzücüdür. Zira bu yol oldukça çok şey vaat ediyor. Bu yol bağrında, bir görüntüyü oluşturan malzemeyi adeta 'patlatacak' bir güç barındırıyor.
'Şüphesiz Allah katında hak din İslam'dır. '
Sayfa 35 - Siyer YayınlarıKitabı okuyor
İslam adalet dini diyoruz ama adaletin eseri kalmamış. ***"Şüphesiz Allah adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor." (Nahl, 16:90.) K "Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allaha karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır." (Mâide, 5:8.)
***Hizmet***
İslâm ahlâkının esâsını ararsak onu, Rabb'e aşk ve ihlâs ile yönelişte, bu yönelişin yegâne nişanını da hiç şüphesiz "hizmet"te buluruz. Zīrâ <hizmet eden himmete nail olur» düstûru çerçevesinde hizmet, gönülleri ilâhî zirvelere ulaştıracak müstesnâ ve ulvî bir basamaktır.
Sayfa 265
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.