Teslim ol demek, elin kolun bağlı otur demek değildir. Sadece her şeyi denediğin halde olmuyorsa, Onda senin için belki daha değişik güzellikler olacaktır. Veya senin için hayırlısı neyse,o olacaktır. Hakk'ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek niye,teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden biliyorsun Hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını? Şems-i Tebrîzî
Aşk’ı müjdeleyen ok kalbime girdiği anda, serseri kurşun postumu delmişti.
Reklam
...Dostoyevski neredeyse Yasnaya Polyana'ya gidip Tolstoy'la tanışacaktı ama vazgeçti. Dostoyevski, altı ay kadar sonra ölecekti ve o soğuk şubat akşamı, eve geç saatte döndükten sonra yemek masasında yalnız başına oturmuş, başı önünde ağlayan Tolstoy, Dostoyevski'yi ne kadar çok sevdiğini ancak o zaman anlayabilecekti.... ,,,Tolstoy'un Dostoyevski'ye yönelik gecikmiş takdiri onun aşırı duygusallığını ortaya koyar, çünkü hakikat şuydu ki o, Dostoyevski'nin sonraki hayat görüşünde ortaya çıkan sofuluk ve milliyetçilik karışımından tiksinmişti.
Sayfa 298
Siyasi emperyalizm bataklığı ve poker oyununda canlı fişler. Aynı tiyatro.
Kıbrıs Lefkoşa'dan yazar Ermeni Arti muhtemelen İngilizlerin de pompalamasıyla Near East okurlarına şunları anlatıyordu: Rus Ermenilerinin bağışlarıyla desteklenen yaklaşık 20.000 gönüllü Daşnakçı ve Hınçakçı liderlerinin önderliğinde Rus askerleriyle birlikte zaferden zafere koşmaktadır. Bütün Van vilayeti, Bitlis vilayetinin üçte biri, Erzurum
Sayfa 114 - İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları
Bu ülke, ki Netamiye derler adına, ulu bir ejderhanın mide fesadından doğdu. Biz oradaydık, gördük her şeyi. Kıyametin yarım boy küçüğü bir alamet gündü. Yalan elbet, ulu falan değildi ejderha. Kanatlarından irin saçan, pespaye bir yaratıktı aslında. Hastaydı, uçarken kusuyordu sürekli. Şöyle son bir kez titredi, süzülürken ağzını açtı ve macunumsu fokurdak bir sıvıyı, uzun ince kilimler misali, kadim suyun ortasına seriverdi. Ejderha olgun bir armut gibi yere düşerken, macunkilim de hızla katılaştı, kabarcıklarından dağlar vadiler denizler hâsıl oldu, bu ülke böyle vücut buldu. Üzerinden her daim ekşi kokulu dumanlar tütmesi ondandır.
Soyleyin ey insanlar! Sizce neyi unuttuk biz? Kalabaliktan birkac cılız ses yukseldi. Şeyh Semender sesleri tek tek dinledikten sonra basini sallayıp gulumsedi. "Bu kadar cabuk unutmamız, her seyi bu kadar cabuk unutmamiz rezilce... Biz, en basta sessizligi unuttuk! Sessizlik denen hazineyi konusarak israf ettik. Kendimizi şerh etmeyi unuttuk. Yaradan'ın gozunde kimsenin üvey kul olmadigini unuttuk. Cennet diye diye, huri diye diye, aşkı unuttuk! Allah'ın insanı yaratması basli basina bir davetti zaten aşka... Bunu unuttuk. Yaradan'ı sevmek, onun yarattigi meczubu da, dilenciyi de, gunahkarı da sevmekle mumkun olur. Bunu da unuttuk. Tum yollarin ayni yere ciktigini, çırpınıp dursak da ölümün duvarını aşamayacagimizi unuttuk
Sayfa 207 - EverestKitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.