Modern gıda üreticileri daha fazla üretmek ve karlılığı artırmak için, mikrobiyal dünyanın karmaşıklığını ve doğal yaşamın çeşitliliğinin önemini görmezden gelmektedir. Sığır etinin, kümes hayvanlarının, balığın ve diğer deniz ürünlerinin endüstriyel olarak yetiştirilmesi, ekolojik prensipleri yok sayar, sadece antibiyotik ve diğer kimyasal maddelerin kullanımı ile sürdürülebilen harap edilmiş ekolojik manzara parçacıkları yaratır. Dahası, hayvancılığın yapıldığı yerlerde ve balık çiftliklerinde ortaya çıkan atıklar ile bunları çevredeki ekosistemlere taşıyan antibiyotiğe dirençli mikroorganizmalar, etraftaki yaşam alanlarına da zarar verir. Sonuçta, ister su ister toprak veya hava olsun, bu bozulmuş ekosistemlerden gelen ürünler size ulaşacak bir yol bularak sağlığınız için risk oluşturmayı sürdürürler.
Yaşam nedir ? Sürdürülebilir dengesizlik durumudur.
Ersin Schrödinger
(Bedenin dengede olduğu durum sürekli değildir, düşünsenize bedenimiz hep dengede hiçbir sorun yok, yaşamanın bir anlamı kalır mı. Neyden zevk alacagiz ya da acı çekeceğiz)
Sakallı Celâl adını bir yerlerden mutlaka duymuşuzdur. Peki gerçekte kimdi Sakallı Celâl? Bu halk düşünürüyle ilgili en önemli kaynak Orhan Karaveli’nin aynı adlı kitabı. Bu bölümde, Karaveli’nin kitabını temel alarak, 6 Haziran 1962’de hayata gözlerini yuman Sakallı Celâl’in yaşam öyküsünü ele alıyoruz.
Sakallı Celâl’in kendini uygun gördüğü
İnsan haklarının sık sık ihlal edildiği günümüzde, son yıllarda, insan hakları eğitimi ve onunla ilintili olarak vatandaşlık eğitimi gibi konular öne çıkmaya başladı. İnsan hakları eğitiminin eğitsel kazanımları olarak, bilgi, beceri ve tutum üçayağı anılıyor. Becerilerden kasıt, şunlar:
“- Aktif dinleme ve iletişim: farklı görüşleri