Güneşin yalnızca bir gezegen olduğu zamanlardı
Ve biz, hepimiz bi uçurumun kıyısında oturup ağlardık.
Sarı, yeşil, mavi, kahve... Bunların hepsi güzel renklerdi. Ama yetmezdi.
Hep bi şey arar dururduk ve her seferinde onu uçurumun dibinde bulurduk.
Ve kıyısında oturup ağlardık.
Yetişmezdi ellerimiz gözlerimizin yetiştiğine
Zaten yaşam sırf bu yüzden sürdürülebilir değil miydi?
Güneş ısıtıcı, rüzgar serinletici, suyun tadı tam istediğimiz gibiydi.
Eee, neydi peki o zaman eksik olan?
Geniş, düz ovalarda yaşamak varken bizi uçurumun kıyısına sürükleyen neydi?
Ne kaybederim ki diye çıktığım yolda kazandığım neydi?