Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
SürprizKitap
Film izliyormuşsunuz hissi veren bir kitaptı bu. Türü psikolojik gerilim ve efsane bir kitap.
400 sayfayı tek gecede bitirebilirsiniz, o kadar içine çeken bir örgüsü var. Biliyorsunuz konuyu anlatıp sihiri bozmak istemem.
Genel olarak bir anlatı yapmam gerekirse; bir yolcu gemisi var. Bu gemide belli zamanlarda bazı yolcular kayboluyor. Bu kayıpları intihar olarak örtbas etseler de tesadüfler sonucu detaylı bir araştırmaya konu oluyor.
Bu insanlar nereye kayboluyor ?
Sonunu asla tahmin edemeyeceksiniz.
SürprizKitap
“Siyasette kandırılmış olmak bir mazeret değildir.” -Leszek Kolalowski
Tiranlık Üzerine kitabının giriş cümlesini paylaştım sizlerle.
Amerikalı tarihçi ve yazar Timothy Snyder tarafından kaleme alınan bu kitap için 2017 yılının sansasyonel kitabı yakıştırmaları bulunmaktadır.
Kitabın analizine geçiyorum.
Yazar, 20.yüzyıl ölçeğinde siyasal ve toplumsal hareketlere dair yüzeysel bir analiz sunmaktadır.
20 madde altında anlatmak istediklerini çerçevelemektedir.
Bu tarz kitapların okurlarını dil zenginliği bağlamında beslediğini düşünüyorum. Yazarın “zihinsel zırh”, “dışlanma ideolojisi” gibi kavramların içini doldurma tarzını sevdim.
Ek olarak; Fahrenheit 451, 1984 kitaplarındaki totaliter rejim anlatılarına selam göndermesi ve bahsi geçen kitaplardaki rejimin örgütlenme biçimini ve araçlarını süzgeçten geçirmesi çok iyiydi. Öz olarak; kitabın günümüze yönelik uyarısının naifliğinden hoşlandım.
Yorulmadan okuyabileceğiniz tarihi ve politik tespitlerin olduğu bu kitabı tavsiye ederim.
Sevgiler
SürprizKitap
Sonunda Murakami ile tanıştım.
1Q84’ün ilk kitabını bitirdim. Birinci kitaba dair ilk izlenimlerim şöyle :
Yazarın, tasvir ettiği kişi veya mekan hakkında oldukça açıklayıcı bir tarzı var.Anlattığı her ne ise o, tam olarak gözünüzün önünde canlanıyor. Hem okuyor hem izliyor gibi hissediyorsunuz. Bu da okuma süresince olayların bütünselliğini destekliyor. Kurgu konusunda orijinal olduğunu söylemek gerek, detaylıca yorum yapmak için ise henüz çok erken zira seri 3 kitaptan oluşuyor. Diğer 2 kitabı okuduktan sonra ayrıntılamak daha faydalı olacaktır.
Murakami’den sonra iki kitap daha okudum ama aklım hala 1Q84’ü yaşıyor.
SürprizKitap
Louise bekar bir anne, kendini dış dünyaya kapatmış biri. İşine gidip geliyor ve tek bir arkadaşı ile görüşüyor. Sade bir hayatı var. Sonra bir gün olmayacak bir şey oluyor, barda bir adamla tanışıyor ve ondan etkileniyor.
Ertesi sabah işe gidiyor ve barda öpüştüğü adamı yani David’i görüyor🤭 David onun yeni iş arkadaşı çıkıyor. David’in evli olduğu gerçeği ile yüzleşince ondan kaçmaya çalışıyor ancak ikisi de bunu başaramıyor.
David’in karısının bu aşka karşı verdiği mücadele ise kan dondurucu türden
Anlattıklarım basit gibi görünüyor ,biliyorum. Ancak işin içinde akıl almaz olaylar var.
Sonunda hayretler içersinde kalacaksınız,size bunu vaat ediyorum
SürprizKitap
Bu kitapta herkesin kalbine dokunabilecek öyküler yer alıyor. Toplamda 17 öykü bulunmakta.
Yazarın dili çok samimi ve oldukça açık.Okurken fark ediyorsunuz ki çok iyi bir gözlemcinin kalemi ile karşı karşıyasınız.
Kitaba bir başlıyorsunuz sonra bir bakıyorsunuz bitmiş bile.
Yüzünüzde acı tatlı bir tebessüm oluşuyor,biraz da melankolik bir ruh hali ile öylece kalıyorsunuz.
Benim favorilerim ; KADIN ve KİM SESSİZ oldu. Kadın öyküsünün sonunda yalan yok, bir oh dedim Kim Sessiz de ise içim ezildi de ezildi.
Öykü, zor bir tür ve yazabilene,okutabilene hakkını teslim etmek gerekir. Bana kalırsa Abdulkadir Güneş geleceğin parlak öykücülerinden biri olacak.
İyi Saatte Olsunlar Durağı’nı okuyun,okutturun. Pişman olmazsınız
SürprizKitap
İlk kez bir Mahir Ünsal Eriş kitabı okudum. Eser, öykü türüne ait.
Toplamda 8 öyküden oluşuyor,dolayısıyla 8 farklı yaşam akışından bahsediliyor. Özgün olan şu ki; tüm karakterlerin hikayesi aynı zaman diliminde geçiyor. Hepsi müşterek olarak bir mevsimdeler ve aynı olayı yaşıyorlar,bir depremi.
Öykü türünü sevenler için güncel ve güzel bir seçim olabilir.
Mutlu günler dilerim
SürprizKitap
Kısacık bir kitaptı. Tolstoy’un inanç temelli bakış açısına bu eserinde de rastlıyoruz.
Kitaba adını veren ana karakter, zamanında kötü işler yapmış,daha sonra hepsini geride bırakmıştır. Bunu efendisi olan hanıma ispat etmek için eline bir şans geçer. Polikuşka kente gidecek ve hanıma ait bir miktar parayı getirecektir. Böylece güvenilir olduğunu herkese kanıtlayacaktır.
Polikuşka’nın teslim aldığı bu para kimseye şans getirmez.
Yazarımız kısacık örgüde muhteşem bir sosyolojik kompozisyon çizmektedir.
Dönemde, toprak mülkiyetine sahip olmak demek yalnızca para ve mülk sahibi olmak anlamına gelmiyor; mülk sınırları içerisinde yaşayan insanların “efendisi” olarak, onların hayatları ve hatta onların çocuklarının hayatları hakkında da hüküm ve tasarruf sahibi olmak anlamına geliyor. Tolstoy bu durumu askere gidecek erlerin seçilme kurgusu üzerinden eleştiriyor.
Keyifliydi. Tavsiye ederim.
SürprizKitap
Okumaya ara verdiğinizde bile aklınızda dolanıp duran kitaplar olur ya , işte bu kitap tam da öyle️
Hakkında konuşmaya başlıyorum
Kitapta 2 ana karakter ve bolca yan karakter bulunuyor. Ancak en etkileyici yanı; karakterler gibi iletişime geçebileceğiniz hayvanların da yer alması. Filler,aslanlar,zebralar,atlar.
Lilly, ailesi tarafından çatı katına mahkum edilmiş bir kız çocuğu. Diğer insanlara benzemediği için ailesi onu doğar doğmaz suçlamış ve tecrid etmiştir.
Bir gün, Lilly’nin babası evde yokken, annesi Lilly’i sirke satar ve tüm bunlar olurken o henüz 9 yaşındadır.
Onun için ne kadar korkunç olduğunu okurken siz de yaşıyor gibi oluyorsunuz. Küçük kızın sirke girmesiyle birden çok olay yaşanmaya başlıyor ve hepsi bir yerde birleşip yakıcı bir sona doğru götürüyor.
SürprizKitap
Ağlayarak bitirdiğim bir kitap daha️
Annesini arayan Agnes’in başından geçenlerin anlatıldığı , romantik kurgusu olan bir kitap.
Agnes, annesini bulmak için okyanusları aşıyor, binbir zorluk ve tehlike atlatıyor. Ama asla vazgeçmiyor.
Sonlara doğru bir sayfada şuna benzer bir şey diyor; çocukların anneye ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Peki annelerin de çocuklarına ihtiyacı yok mu? İçime dokundu bu söz.
Anneler yavrusuz,yavrular da annesiz kalmasın.
Yazarın kalemi duygudan duyguya geçişler yaşatıyor, bir heyecanlandırıp bir ağlatıyor. Sahiden sevdim️
Sayfa sayısına aldanmayın bir solukta okutuyor kendini Yayınevinin kitap kalitesini,tasarımını ve çevirilerini pek beğendim. Tavsiye ederim
Mutlu günler diliyorum
SürprizKitap
Göz göze geldiğinize değecek bir kitabın yorumu ile karşınızdayım.
Kitabın ana mekanı bir orman,anlatıcısı ise bir gürgen ağacı. Gürgen ve ağaç arkadaşları, insanlardan korkuyorlar çünkü onları kesip köklerinden ayıran insanoğlunun ta kendisi. Bütün orman kesilen ağaçların çığlıklarını duyuyorlar ve sıranın kendilerine geleceği günü bekliyorlar. Gürgen, kesilip odun olup yanmak ve ölmek istemiyor. Bir direnişe başlıyor. Görünüşte başarılı oluyor. Ama gel gelelim, kendisi için hayal kurduğu o sonu yaşayabilecek mi?
.
Daha fazlasını anlatırsam içeriği ve büyüyü bozabilirim.
Okurken altını çizeceğiniz çok şey var. Okuması keyifli bu kitabın sayfa sayısı az, illüstrasyonlar ile etkisi arttırılmış. Ben çok sevdim, tavsiyedir
SürprizKitap
Karamsar bir hava içerisinde 16 farklı öyküsü olan Değirmen kitabı, sayfa bakımından az olsa da kısa zamanda okunacak bir kitap değil. Tesiri yüksek,fikri anlamda geliştirici ve dil bakımından zengin öyküler içeriyor.
En sevdiklerim; Kırlangıçlar, Bir Orman Hikayesi ve Bir Siyah Fanila İçin oldu️
Tavsiye ederim
@surprizkitap
Çocuğun fizyolojik ihtiyaçlarını anlamak, iç güdülerle ve zamanla çocuğu tanımakla karşılanabilir. Ancak bir çocuğu ruhen sağlıklı yetiştirmek için bunlar yeterli değildir. Anneler,babalar ve hatta aile büyükleri okumalı,araştırmalıdır. Çünkü biz yetişkinler bebek gibi,çocuk gibi hissedemiyoruz,unuttuk bunları.
Kitap neleri açıklıyor konusuna gelirsek, bölüm başlıklardan birini aşağıdaki gibi basit maddelere ayırdım.
Tamamını özet geçmem mümkün değil. Zira kitabın geniş bir bilgi yelpazesi var. Paylaşmayı öğretmekten tutun bakıcı ilişkisine kadar uzanmakta.
Aktarırken hata yapmaktan ve yanlış yönlendirmekten çekinirim.
Bir bölüme dair özet:
* Bebekler, çocuklar kaygı yaşayan canlılardır. Streslerini ancak ağlayarak atabilirler.
* Ağlama nöbeti kötü bir şey değildir, deşarj olmalarına yardım eder.
* Ağlamak,sağlıklı bir gelişimin parçasıdır. Şımarıklık algınızı sorgulayın.
* Onu her koşulda anladığınızı belirtin ve sevgi gösterin.
* Otoritenizi kurarken şiddetin her türlüsünden uzak durun.
* Kendinizle ve çocukluğunuzla yüzleşin. Gerektiğinde destek alın.
Çevrenizde ağlayan çocuklar gördüğünüzde onları ve ailelerini suçlayarak bakmayın lütfen. Kimse kimseyi rahatsız etmek istemez, her çocuk büyür. Anlayışlı olun,işimiz zaten zor :)
SürprizKitap
Arkasından konuşmak istemeyecek kadar enerjisizim . Çok zor okudum,fena değildi ama yorucuydu. Tavsiye edeceklerim arasına girer mi? Sanmıyorum. Bu yüzden içerik yazmak istemiyorum.
Erik,Ruth,Jonas,Klara-Bel sizlerle yolculuğumuzun bitmesine sevindim
SürprizKitap
Uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı. Bir kitabı okurken hep sonraki kitabım bu derdim. Böyle böyle erteledim durdum Okumak ve bitirmek bugüne kısmet oldu.
Kitabın konusu şöyle ;
Ohio eyaletinde yaşayan bir kız çocuğu var, İsmi Pecola. Siyahi olduğu için ikinci sınıf insan muamelesi görenlerin yaşadığı o malum özgürlükler ülkesinde dünyaya gelmiştir
Kapitalizmin doğduğu yerden ne beklersiniz.Amerika’ya her fırsatta laf saydırmazsam çatlarım,patlarım. Neyse konumuza dönelim
Pecola, kendini çok çirkin hisseder, sevgisizliğinin , yok sayılmasının sorumlusunu bedeni olarak görür. Eğer gözleri beyaz insanlarınki gibi mavi olursa kaderinin değişeceğine inanır. Bunun için hep dua eder.
Bu dileğini papazdan bozma bir büyücü,üfürükçü amcaya açar. Yardım ister. Bir büyüğü olarak “-kızım önemli olan sağlıklı gözlere sahip olmak” demez. Neden? Çünkü hepsi sevgisizlikten kötü insanlara dönüşmüştür.
Ten rengi ya da göz rengi, uzunluk veya kısalık,şişmanlık ya da zayıflık. Dozu ve bahanesi farklılaşsa da “biçim üzerinden şiddet”i hala yaşıyoruz.
Kahrolsun kalıplaşmış güzellik algıları.
sloganları da attıysak tamam,dağılabiliriz arkadaşlar
