Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Başarıya ulaşmış her düşünce, yıkıma hızla sürüklenir. Şu gerçeğe tam olarak inanması gerekiyor insanın; belli bir konuda genel bir görüş birliğine varılmışsa, bireysel direniş hapishaneden çıkış için tek anahtardır artık.
Beni kaçınılmaz olduğuna inandırdığın şey hala görünürde yok ve görünen o ki bazı engellere takıldığına inanabilecek duruma gelebilir insan. Eğer bu son savaş ve bu savaşın sunduğu birçok olanak da boşa giderse, senin bir parça kendini beğenmiş olduğunu düşünmek zorunda kalacağım; ya da kim bilir sende temel bir bozukluk olduğunu, kendimden bile saklayamayacağım. Zavallı ölümlülerin şeytanı yerine göndermeleriyle övünmeleri, söylenene bakılırsa, şeytanın en sonunda insan kılığında kendini göstermeye karar vermesine sebep olurmuş, bu da öyle bir durum.
Reklam
Günümüzdeki tüm sistemler, sebepleriyle üzerinde düşünülünce, bir marangozun tezgahındaki aletlerden başka bir şey değildirler. Bu marangoz sensin. Bu aletlerin biri dışında hiçbirini kullanmamak ya da mesela çekiç kullanmanın hatalı ve saçma bir durum olduğunu öne sürecek kadar rendeye bağlanmak için, maalesef ki delilikten kudurmuş olmak gerekir.
İnsan kendisinden kaynaklanmayan bir emre itaat etmiş, ne anlamı olabilir bunun? Bugünün gerçekliğiyle, ondan daha iyi olmayan umutlu bir yerin gerçekliği; insan bu etrafını çeviren zavallıca ağdan kurtulmalıdır. Her dolu dakika, içinde yüzyılların topal, kırık tarihinin yadsınmasını taşır. Başlarımızın üzerindeki o alev gibi parlayan sekizleri döndürmeye kendini adamış olanlar bunu ancak saf güçle başarabileceklerdir.
...aşk olmayan her şeye sırt çevirmeden aşık olmaya daha da az gerek var; ölmeye daha da az gerek var ve - ilkbahar dışında, hala gençliğin hayalini kuruyorum, çiçek açmış ağaçları, bütün bu kınanan şeyler yaşlılarca kınanan şeyler-, o harika sokak rastlantılarını ( New York’unkileri bile) hayalini kuruyorum, yaşamaya daha az gerek var.
Freud’un ölümü psikanalitik düşüncenin geleceğinin belirsizleşmesi için yeterli oldu ve bir kez daha, bir ölüm, özgürleştirici örnek bir aracın, bir zulüm ve baskı aracına dönüşmesine vesile oldu. Sürrealizm bile, yirmi yıllık bir yaşamdan sonra, saygınlığın ve ünün bedeli olan illetlerin gözlediği bir kurbana dönüşmekten kendini kurtaramadı.
Reklam
Bir insanın gücü ne kadar büyükse, sınırları da o kadar dar çizilir; başkaları sundukları hürmetle ve bitmek bilmez çetrefilli aktiviteleriyle söz konusu insanı harap etmekten geri durmazlar. Bu iki yozlaşma sebebi dışında, her büyük düşünce belki de kendisinden farklı işleyen zihinlerle işbirliği içindedir ve bu insan yığınıyla ilişki içine girdiğinde değişmekten kurtulamaz.
İnsan, birkaç utanç verici tarihi başarısızlığın kendisini yıldırmasına izin verse de, hala özgürlüğüne inanmakta özgürdür. Gelip geçen zorluklara ve engellerle karşılaşan gizli güçlerine rağmen, kendisinin efendisidir. Saklı olan kısa vadeli güzelliğin, ulaşılabilir ve ortaya çıkarılabilir olan uzun vadeli güzelliğin kokusunu almaz mı?
Sürrealizm’in bu dürüstlükten vazgeçmeye, ya da şu veya bu kişi, “yaşamak zorunda olduğu” bahanesiyle onu terk etmekte özgür olduğunu düşünürken boş boş oturmaya niyeti yoktur. Bu “yetenek”lerle işimiz yok. Talep ettiğimiz, sanırız, bir kabullenme yaratmak için mutlak bir reddediş, ve kelimelere boyun eğmemek için, değişken ümitleri sürdürmek.
SÜRREALİZM’İN KÖKLÜ, HAKİKİ OKÜLTLEŞTİRİLMESİNİ İSTİYORUM. Bu hususta, mutlak şiddete hakkımız olduğunu ilan ediyorum. Dünyaya ödün vermek yok, merhamet yok. Elimizdeki korkunç sözleşmeyle. Uğursuz ekmeği kuşlara dağıtanlara lanet olsun.
Reklam
Rimbaud, adımlarını izlemek isteyenlerin şaşkına döneceklerini ya da çıldıracaklarını söylerken tam olarak kimin gözünü korkutmaya çalışıyordu? Bunu merak etmeye herkesin hakkı vardır. Lautréamont başlangıçta okuyucuyu “okumasına katı bir mantık ve en azından meydan okuyuşuna denk metanetli bir zihinle başlamadığı takdirde, bu kitabın –Les Chants de Maldoror– ölümcül salınımlarının, ruhunu suyun şekeri erittiği gibi eriteceği” hususunda uyarır.
Neye kalkışırsanız kalkışın, çok az insan o unutulmaz ışığın kendilerine rehberlik etmesine izin verir: Maldoror, ve hermetik Şiirler, hayatta ilerlemek ve varolmak için bilmeye ihtiyaç duyulmayan o ışık. Diğerlerinin fikrinin önemi çok azdır. Bir insan, bir şair, hatta bir kahin olan Lautréamont: şimdi gel!
Yaşadığımızı düşündüğümüzün dışındaki bir varoluşun açık kanıtlarıyla birlikte, onu daha önce yaptığımız gibi şövalyece kullanmaktan kaçınacağımız bir gün gelecek. O zaman gerçeği yakalamaya bu kadar yaklaşmışken, birçoğumuzun yüzme bilmeksizin suya atlamak, Anka’ya inanmaksızın bu gerçeğe ulaşmak için ateşe dalmak yerine, yazınsal veya başka bahaneler bulduğunu fark edip şaşıracağız.
İnsanın belirli bir duygunun pençesinde, ansızın “kendisinden daha güçlü” bu şey tarafından ele geçirilip, nefsi müdafaa sonucu ölümsüzlüğe fırlatıldığı ideal anın yapay olarak tekrarlanmasına tüm kalbiyle inanıyor, ve inanacak. İnsan uyanık ve aklı başında olsaydı, dehşet içinde bu zor durumdan sıyrılırdı. Onun için esas mesele bundan kurtulmak değildir, bu esrarengiz çınlama boyunca konuşmaya devam etmektir: aslında kendine ait olmaktan çıktığı noktada, bize aittir.
Fiziksel dünyada olduğu gibi, bir makinenin iki kutbu, az dirençli veya dirençsiz bir iletkenle bağlandıklarında kısa devre olur. Sürrealizm şiir ve resimde, bu kısa devreleri artırmak için elinden gelenin fazlasını yaptı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.