Hani ansızın kaçar gidersin bütün dostlardan
Hani gün gelir uzaklaşırsın bütün aynalardan
Hani gözlerin hani gözlerin
Saatlere dalar suskun bakar içinde kalanları anlatamazsın
O suskunluk bir hastalık gibi sarar vücudunu kurtulamazsın
Sana bir şey diyeceğim,
Ben sende çocukça,
Duygularım kalbimin sokaklarında,
Şımarınca elde durmuyor her şey,
İşte anla beni,
Aşk bu kadar basit değil.
Ne kadar güldük seninle,
Evrende üzüntüleri olmayan bir insan var mı?
Hayatta sevdikleriniz var mı?
Tutkumuzu vazgeçmeden mi koruyorlar?
Biyoloji dünyasında
Yaralı bir kişi yarayı suskunluk içinde iyileştirir mi ?
ben insanım
Üzüntülerime rağmen unutmaya çalışıyorum
Unutmayı nasıl önleyebilirim?
Ve kalbimde sırrı gözyaşlarımla ortaya çıkan bir acı var..
Gözyaşlarım gizli duyguları nasıl ortaya çıkarmaz?
Sevdim
Söyledim
Sustu
Ve bir gidiş sundu
Bütün kalmalarıma
Özledim
Kısır döngü gibi
Doğdu benden ileri
İçin için haykırışlarıma
Bir suskunluk nişanı
Adı dudaklarıma
birden hatırladık seninle buluşamadığımız günleri
gel ey büyük bakış yüce suskunluk gel artık beri
seni bağışlamam çünkü ben büyük bir dirim taşırım
çünkü ben ey derim ve severim ey demeyi bilenleri
turgut uyar
Kelimelerin duyguları ifade etmekteki yetersizliği karşısında nasılda dehşete düşer insan. O an ne yapacağını bilemez ve debelenip iyice boşluğa çeker kendini. Çırpınıp durur ancak daha da batar anlamsızlığın içine. O zaman suskunluk konuşur ve tamamlar cümlelerimizi...