Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Syd Akk

Öte yandan, modern çağın tüketim toplumu için ambalajladığı tehditler,'zaten güçlükle inşa edilmiş olan güvende olma duygusunu giderek belirsiz hale getirmektedir.
Sayfa 76 - Boğaziçi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ben-odaklılık durumu, bireyin kendisi için seçtiği gerçekliği çekip çıkartma ve kendisini gerçekliğin bütünselliğinden ayırma şeklinde tezahür ettiği için patolojik bir yan da barındırmaktadır. (Funck, 2007:57)
Sayfa 76 - Boğaziçi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Panta rei, omna mutantur [ Her şey akar, her şey değişir ] ...
Sayfa 244 - YKYKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Fazla doldurulmuş bir kadeh misali ruhumdan izlenimler taşıyor. [...] Artık buradan ayrılmak, Paris'e gidip yaptıklarımı göstermek ihtiyacı duyuyorum.
Sayfa 231 - YKYKitabı okudu
Yüce gönüllü sanat, benim tek desteğim, en sefil yaşama bile ilham, gözü peklik ve kuvvet verirsin sen.
Sayfa 203 - YKYKitabı okudu
Reklam
Yazar İstanbul'daki gayr-ı müslim mezarlıklarını tasvir ediyor:
Mezarlıkta ne insan görülüyor ne de hayvan... Sanki sonsuza kadar terk edilmiş gibi. Yaşayan insanlar tarafından ebediyen reddedilmiş ölüler şehri kendi haline bırakılmış. Ona hiçbir insan gözü değmiyor ve sevgi dolu hiçbir el uzanmıyor.
Sayfa 143 - YKYKitabı okudu
Sonra her yer yeniden sakinleşip ıssızlaşıyor; güneş kavuruyor, hava yakıyor, çok eski olayların rivayetlerini yüklenmiş gökyüzü sonsuza doğru uzanıyor.
Sayfa 126 - YKYKitabı okudu
Entelektüel kültürün yasaları maddeye ilişkin yasalara benzer: Hiçbir şey yok olmaz, her şey dönüşür. Hayatımızın temel öğeleri uzaklardaki kaynaklar tarafından sulanan derin katmanlarda yatar. Suların hacmi ve mecrası değişmiş, yeni kuvvetler devreye girmiş ama zihniyetimizin özü şu ana kadar değişmeden kalmış ve kalmaya devam etmektedir.
Sayfa 13 - YKYKitabı okudu
İçimdeki sanatçı, hayvan gibi yaşayan ve içinde bulundukları andan, ekmek parçasından, tuzdan, her adımda karşılaşılan tehlikelerden başka bir şey düşünmeyen kaba saba insan kalabalığının değirmen taşı altına düşmüş bir buğday tanesi gibiydi.
Sayfa 23 - YKYKitabı okudu
Reklam
Oysa uyandıkları gün bile başkalarınındı. O gemi, o portakal, o ekmek, o deniz, o gökyüzü, o sarı bulutlar, o soğuk. Etrafındaki her şey başkalarına aitti! Yaşamları bile. Lanet olası yaşamları bile.
Sayfa 115 - Eksik Parça YayınlarıKitabı okudu
Neden buradayız hala? Neden bizi göndermiyorlar? Neden sığınmacı olamıyoruz? Neden bizi sulara gömmüyorlar? Neden? Bu kadar soysuz muyuz? Bu kadar hayvan mıyız? Bu kadar degersiz miyiz? Biz neyiz? Tanımlayın bizi! Adımız 'insan' soyadımız 'sizden biri' Yüzümüze nasıl bakacaksınız?
Sayfa 108 - Eksik Parça YayınlarıKitabı okudu
Başkalarına güç vermesi gerektiğinde insan daha da güçlü oluyor.
Sayfa 89 - Eksik ParçaKitabı okudu
Cumhuriyet Bayramı gecesi, Boğaziçi vapurlarından birini tutan gençler, Dolmabahçe Sarayı'nın rıhtımına yaklaşmışlar, haykırışıyorlardı. Atatürk kesik kesik konuşarak pencereye gitmek istediğini anlattı. Kollarına girdiler. Pencere kenarındaki koltuğa oturdu. Vapurda bir kıyamettir koptu. Gençler hep bir ağızdan "Dağ başını duman almış - Gümüş dere durmaz akar", türküsünü söylüyorlardı. Atatürk mırıldandı: ---- Bu bayramlar ve yarınlar sizindir, güle güle... dedi ve gözyaşları ile ölüm yatağına döndü.
Sayfa 569Kitabı okudu
"Bir fıkrasından, bir hikayesinden, bir yazı veya nutkundan hemen anladığımızı sandığımız Gazi, aradıkça yeni bir sır verir. Yaklaşılan bir dağ gibi büyür. Asıl onu elimizle tuttuğumuz zamandır ki artık tamamını hiç göremeyiz."
Sayfa 653 - Pozitif YayınlarıKitabı okudu
178 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.