Bazen bilim insanı olmak öğretmen olmak isteriz katkımızın olmasını isteriz, ama bence bir yeri atlıyoruz.
“Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır.”
Bir külün zerresiyim kendimi aramaktayım bulduğum şey ise buranın zamanın yaşadığımız hem keder hem neşenin asla daimi olmadığını durumlara takılmadan yaşamayı öğrenmekteyim acılarda diner gülüşlerde biter
Değişmek istiyorsan eğer bileceksin kendini neyi terk ettiğini bileceksin ki neye kavuşmak istediğini bilesin o yüzdendir ki gitmekle değişimler gerçekleşmez oraya neyi getirdiğini bileceksin
Tarçınım umarım keyfin yerindedir o güzel anıların yeri bende saklı kalacak sen bana Bademin armağanı olarak kalacaksın her zaman
senin yokluğun tarifi olmayan bir acı oluşturuyor seni çay filizlerinin içinde bulduğum ilk an avuç içi kadar bile değildin açmaya çalışıyordun o minik gözlerini ıslak bir pamukla sildim o güzel gözlerini sen çok cana yakın hep insanlara sırnaşıklığınla ömrü boyunca kedi sevmeyen babama bile kendini sevdirdin
ışıklar içinde uyu OĞLUM
Seni bilerek yaşamak hangi an geleceğini bilmeden sanki yaşadığın o an gelmeyecekmiş gelecek ile randevun varmış gibi yaşamak oysa belki de çok uzun zaman sonrasında değil ansızın bir an aldığın nefes son nefesin olacak bir noktada yaşamı değerli kılmaz mı
ölümle yaşam üzerine bir anlaşman varmış gibi hayatın hakkında planlar kurmak çok garip belki de kurduğun çoğu plan gerçekleşmeyecek
Hayatımız içerisinde çoğu şeyi bir nokta da tadabiliyoruz acıyı sevgiyi üzüntüyü hasreti özlemi mutluluğu öğrenmeyi oysa yaşarken belki de tek fikir sahibi olmadığımız konu ölüm
İnsan nasıl ölmeliye gelmeden önce insan güzel yaşamalı ağaçları tanımalı çiçeklerin kokusunu bilmeli dünyanın yollarını arşınlamalı (olduğu kadarıyla) sohbetine doyamadığı insanlar tanımalı seyretmeye doyamadığı manzaralara şahit olmalı nitelikli kitaplar okumalı sevdiklerine değer vermeli sahi ne çok yapılacak şey var
Diyelim hepsini yaptık (liste hiç bitmez hepsini yapmak ise mümkün değil) veya çabamızı verdik bu yoldan sapmadık diyelim işte bence o zaman
ÖLÜM GEL
korkmak ne kelime seni hayatı yaşadığım gibi ölmek/yaşamak istiyorum ikiside aynı anlama gelse de yaşam bitince ölümle karşılaşıyor olsak da bence ölüm en güzel böyle yaşanmış olurdu
Yazmanın önemi büyük okumak ne kadar önemliyse yazmak da bir o kadar önemli en çok kaçırdığımız eksik yaptığımız şeydir yazmak
Bir Dosteyevski gibi yeraltı edebiyatı yapamayabiliriz (çok doğal) bir victor hugo gibi romantizm edebiyatı yapamayabiliriz (keza gene çok doğal bir durum) ama yazmalıyız kendi alanımız da en iyisi olamasak da iletişim için yazmak gerekiyor kelimelerin harflerin gücüne uygun üslup ile anlatılan bir konuşmanın çözemeyeceği sorun olmadığını düşünüyorum (yaşar kemal gibi)
Bir nokta da etrafımızla kurulan iletişime olan faydasını kabul etmek gerekiyor ama bence sadece bunun için yazmayı kastetmiyorum bence insanın kendisiyle kurduğu iletişimde de büyük faydası olduğunu düşünüyorum yazmanın
Bir süre bireysel yazılar yazmayı düşünüyorum buna önem veriyorum (en azından şimdilik) sizlere de öneririm okumak yazmak ile birlikte olursa kafamızda beliren fikirlerin daha somut bir resmini yazılarla dökmüş oluyorum/olursunuz
Şehirler güler ama
Kurt gibi kapar seni
Hayat güzeldir ama
Sermaye yapar seni
🎶🎶🎶🎶🎶
Yazılan eserler sanki bir kitaptan alıntı gibi
Ruhun şad olsun Cem Karaca
open.spotify.com/track/0miRkg25F...
Deli gibi kutluyoruz
Yılbaşı, doğum günümüzü
Doğuma da ölüme de
Çiçekler yolluyoruz
Sevince de kedere de
Doğuma da ölüme de
Çiçekler yolluyoruz
🎶🎶🎶
open.spotify.com/track/2v9RNssT0...
Akşam olur mapushane kilitlenir
Kimi kağıt oynar, kimi bitlenir
Kiminin temyizden evrakı gelir
Düştüm bir ormana yol belli değil
Yatarım yatarım gün belli değil
Mapushane içinde üç ağaç incir
Kolumda kelepçe boynumda zincir
Zincir sallandıkça her yanım sancır
Düştüm bir ormana yol belli değil
Yatarım yatarım gün belli değil
|
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
1947
Bazen insan çok kötü durumdayken geleceğe karşı çok fazla soru işaretleri içerisindeyken neredeyse ümitlerin tam bittiği anda bir şey oluyor ve başına gelen onca şeyi unutup gülüyorsun diyorsun oh be sonunda istediğim şeyler gerçekleşmeye başladı diyorsun şimdi herşeyin üzerine sünger çekme vakti gelmiş diyorsun bu gibi durumlarda anlıyorsun ki mutlu olduğunda insan olduğunu daha çok hissediyorsun üzüntü de elbette olmalı ama mutluluk gerçekten insanın nefes alış verişine dahi etki ediyor sonra diyorsun ne güzel şey yaşamak ama öyle laf olsun diye demiyorsun çektiğin onca şeye değerek diyorsun sanki bütün yıllarda alamadığın rahat nefesler için derin bir oh çekip ne güzel şey yaşamak diyorsun sanki ilk kez yaşamın mutluluğuyla karşılaşmış gibi sonra anlıyorsun aslında deli gibi mutluluğa ihtiyacın olduğunu velhasıl mutlu olmak güzel şey rüzgar esintisinde güzel şey akşamın 11 inde düşünüp geleceğe gülümseyerek bakmak güzel şey :)
Bu aralar çok sık düşünmeye başladım acaba tezatlık mıdır bizi sınırlarımızdan sıyırıp çok farklı şeyleri görmemizi sağlayan gelişimimize doğrudan tarih boyunca etki yapan öyle gözüküyor insanlığa en büyük katkıyı karşıtlık vermiştir diye derin düşüncelerdeyim hayat tek taraflı bir perspektifden ne kadar da zor olurdu tek bir noktadan yaşamak tek bir düşünce üzerinden yaşamak düşünüyorum da herkes çok fazla birbirlerine benzerdi fark bulmak zor olurdu tezatlığın insanlığa tarih boyunca müthiş bir fayda sağladığı konusunda artık içim rahat
Hep bir denge içinde olmak mı gerekir yoksa an gelir çok neşeli pozitif olumlu veya depresif tek bir çıt çıkarmadan durmak mı gerekir ayar konusunda kendimce fazla tutum olması bastırılmış duygular (öfke sevgi vb.) olması insana zarar verir kanaatindeyim insan yalnızılığı özler mi özlüyorum karanlık içerisinde durup saatlerce düşünüp durmayı özlüyorum keza birlikte vakit geçirip gülüp eğlenmeyi de hangisi gerçek benliğimi oluşturuyor bilmiyorum ama şunu biliyorum duygularımın mantığımın ve diğer bütün duyu organlarımı dinlemeden geçen günün insana zerre faydası zerre içsel bir yolculuk yaşatamayacağı kanaatindeyim
Zincire Vurulmuş Prometheus Sen beni yılar vazgeçer kimse yanında olmazsa fikirlerinden uzaklaşır mı sandın Z(d)eus doğruların kaderidir yalnızlık ama bugün de zeus suretli insanlar görmek mümkün yıllar boyunca da bitmeyecek ama unutulmasın isterim ki bugün konuşulacaksa “Prometheuslar” anılacak ve doğrudan vazgeçmeyenler Dünyaya katkısı olanlar hep tarih boyunca yer alacak “zeuslar” ise tarihin tozlu sayfalarında kalacaktır
affectus qui passio est desinit esse passio simulatque eius claram et distinctam formamus ideam
acı duygusu, buna ilişkin net ve kesin bir tablo oluşturduğumuz an, acı olmaktan çıkar.
Halil Cibran
@Halil_Cibran
·
20 May 2023 18:42
"(Toplama kampından) Evine dönen tutuklu için, yaşanan onca şeyden çıkarılan onurlu deneyim, çekilen onca acıdan sonra Tanrı'dan başka hiçbir şeyden korkması gerekmediği yolundaki harika duyguydu."