Bize bir zevk-i tahattur kaldı Bu sönen, gölgelenen dünyada -Ahmet Haşim
Kim maziyi değiştirmeden anlatabilir ki?Kelimeleşmeyen "zevk-i tahattur", bir rüya kadar soluk ve fani.Ama yaşayan insanla, hatırlayan insan aynı mı?
Reklam
Ey elemden teşekki eden hasta! Senden soruyorum; geçmiş ömrünü düşün ve o ömürde geçmiş lezzetli safa günleri ve bela ve elemli vakitlerini tahattur et. Herhalde ya oh, ya ah diyeceksin. Yani, ya elhamdülillah şükür veyahud vâ-hasretâ, vâ-esefâ kalbin veya lisanın diyecek. Dikkat et, sana oh elhamdülillah şükür dediren, senin başından geçmiş elemler, musibetlerin düşünmesi, bir manevî lezzeti deşiyor ki; senin kalbin şükreder. Çünki elemin zevali, lezzettir. O elemler, o musibetler zevaliyle, ruhta bir lezzeti irsiyet bırakmış ki, düşünmekle deşilse, ruhtan bir lezzet akıyor, şükürler takattur ediyor. Sana vâ-esefâ, vâ-hasretâ dedirten, eski zamanda geçirdiğin lezzetli ve safalı o hallerdir ki; zevalleriyle, senin ruhunda daimî bir elemi irsiyet bırakıp, ne vakit düşünsen, o elem yine deşiliyor, esef ve hasret akıtıyor. Madem bir günlük gayr-ı meşru lezzet, bazan bir sene manevî elem çektiriyor. Ve muvakkat bir günlük hastalıkla gelen elem, çok günler manevî lezzet-i sevabla beraber, zevalindeki halâs ve kurtulmaktan gelen manevî lezzet vardır. Senin başındaki şimdilik bu muvakkat hastalığın neticesi ve içyüzündeki sevabı düşün, "Bu da geçer yahu!" de, şekva yerinde şükret. Hastalar - 11
Tahattur
Nasıl unuturum seni ben, Vesikalı yarim!
Sayfa 93 - YKYKitabı okudu
Bize bir zevk-ı tahattur kaldı Şu sönen gölgelenen dünyada
Sayfa 26 - Akçağ YayınlarıKitabı okudu
Kim maziyi değiştirmeden anlatabilir ki?Kelimeleşmeyen "zevk-i tahattur", bir rüya kadar soluk ve fani.Ama yaşayan insanla, hatırlayan insan aynı mı?
Reklam
574 öğeden 501 ile 510 arasındakiler gösteriliyor.