Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
RİSALE-İ NUR’UN İÇYÜZÜ) ABDULLAH TEKHAFIZOĞLU
İbn Kayyım el-Cevziyye, İgasetu’l-Lehfan fi Mesayidi’ş-Şeytan adlı eserinde der ki: Peygamberlerden başkaları, şahsî düşüncelerinde ve ilhamlarında hata da ederler, isabet de. Onların zan ve ilhamları, düşünceleri ve hatıraları 80, Allah’ın kulları için delil ve hüccet niteliği taşıyamaz. Allah’ın ilhamına mazhar olanların sadatı, ashab-ı
NUR RİSALELERİNDE İTİKADİ MESELELER
ÖLÜLERİN TASARRUFU "Özellikle, Allah adamı Hz. Abdülkadir, Gavs-ı A'zam, "ol" der "olur" dairesinin kutbu..."(1) "Hazret-i Mevlânâ (Halid-i Bağdadi) (K.S.) Hindistan'dan Tarik-ı Nakşîyi (Nakşi tarikatını) getirdiği vakit, Bağdat dairesi, Şah-ı Geylânî'nin (K.S.) ba'delmemat (ölümünden
Sayfa 477Kitabı okudu
Reklam
SAİD NURSİ'NİN HRİSTİYANLAR HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
"Şiddet-i şefkat ve rikkatten (acımaktan), bu kışın şiddetli soğuğuyla beraber mânevî ve şiddetli bir soğuk ve musibet-i beşeriyeden bîçârelere gelen felaketler, heläketler, sefaletler, açlıklar, şiddetle rikkatime dokundu. Birden ihtar edildi ki: Böyle musibetlerde kâfir de olsa hakkında bir nevi merhamet ve mükâfat vardır ki, o
Sayfa 416Kitabı okudu
ONÜÇÜNCÜ DEVÂ
Hastalık gafleti dağıtır, ahireti düşündürür, ölümü tahattur ettirir; öylece hazırlanır.
TAHATTUR Alnımdaki bıçak yarası Senin yüzünden; Tabakam senin yadigârın; “İki elin kanda olsa gel” diyor Telgrafın; Nasıl unuturum seni ben, Vesikalı yârim?
Geh çeşmini tahattur ile girye-perverim, Geh zülfünü tefekkür ile nâle-güsterim, Her dem seni... Seni düşünür, ağlar inlerim Her lahza başka hüzn ile yâd eylerim seni. (Bazan gözünü anarak gözyaşı dökerim, Bazan zülfünü düşünerek inlerim, Her an seni…Seni düşünür, ağlar, inlerim Her an başka acıyla anarım seni.)
Reklam
ÜÇÜNCÜ İŞARET: Refika-i hayatına meşru dairesinde, yani latîf şefkatine, güzel hasletine, hüsn-ü sîretine binaen samimî muhabbet ile, refika-i hayatını da naşizelikten, sair günahlardan muhafaza etmenin netice-i uhreviyesi ise: Rahîm-i Mutlak, o refika-i hayatı, hurilerden daha güzel bir surette ve daha zînetli bir tarzda, daha cazibedar bir şekilde, ona dâr-ı saadette ebedî bir refika-i hayatı ve dünyadaki eski maceraları birbirine mütelezzizane nakletmek ve eski hatıratı birbirine tahattur ettirecek enis, latîf, ebedî bir arkadaş, bir muhib ve mahbub olarak verileceğini va'detmiştir. Elbette va'dettiği şeyi kat'î verecektir.
Sözler
Sözler
“Geh çeşmini tahattur ile girye-perverim, Geh zülfünü tefekkür ile nâle-güsterim, Her dem seni… Seni düşünür, ağlar inlerim: Her lahza başka hüzn ile yâd eylerim seni!” ~~~• “Bazan gözünü anarak gözyaşı dökerim, Bazan zülfünü düşünerek inlerim, Her an seni… Seni düşünür, ağlar, inlerim: Her an başka acıyla anarım seni!”
Sayfa 107Kitabı okudu
Şimdi üzerinde vâcip olan, senden evvelkilerin sebk eden âdil bir hükmünü yahut doğru bir mesleğini yahut aleyhi's-salâtü ve's-selam Efendimizden gelmiş bir haberi yahut Kitâbullah'ta vârid bir farîzayı tahattur etmektir.
Garip'in İsim Babası Cavit Yamaç Anlatıyor
''Bilir misin dedi Orhan Veli'nin Garip kitabının adını ben koydum. Bir gün Nisuvaz'da oturuyordum. Orhan geldi, bir şiir kitabı çıkaracağını söyledi. Bir türlü kitabına bir ad bulamıyordu. Koymak istediği ad 'Tahattur'du (Anımsama). Bilirsin Orhan Veli'nin 'Alnımdaki bıçak yarası senin yüzünden/Tabakam senin yadigârın/Seni nasıl unuturum ben/Vesikalı yârim, diye bir şiiri vardır. Onun adı 'Tahattur'dur. Kitabına bunu vermek istiyordu. Bana sordu, ne dersin diye. Ben de bu adın çok eskimiş olduğunu, daha yeni ve ilgi çekici bir ad bulmasını söyledim. Bu yeni adın ne olabileceğini sordu. Ben de senin şiirlerin yadırganıyor, acayip, garip bulunuyor, öyle bir ad vermelisin dedim. Öyleyse bir ad bul, dedi. Yaban, acayip, garip derken, garip sözü üzerinde durduk. Orhan Veli'nin kitabının adı ortaya çıkmıştı. Garip sadece şaşırtıcı acayip anlamına gelmiyor, gurbette kalmışa da yakışıyordu. Zaten o dönemde Orhan Veli ve arkadaşları da biraz kural dışı biraz gurbette kalmış gibiydiler.''
Sayfa 164Kitabı okudu
Reklam
Tahattur
Alnımdaki bıçak yarası Senin yüzünden; Tabakam senin yadigârın; “İki elin kanda olsa gel” diyor Telgrafın; Nasıl unuturum seni ben, Vesikalı yârim?
Nazım Hikmet Orhan Veli'nin Tahattür isimli şiiri hakkında:
Nazım Hikmet, 13 Şubat 1941'de Çankırı Hapishanesi'nden Kemal Tahir'e yazdığı bir mektupta bu şiir için şunları söyler: "Demek istediğim şairaneliğin kelimeleşmiş ifadeleri sade mavi ufuklar, pembe bulutlar filan değildir. 'Vesikalı Yarim' de şairanedir."
Mehmet Kemal:
"Bilir misin? Orhan Veli'nin Garip kitabının ismini ben koydum. Bir gün Nisuaz'da oturuyordum. Orhan geldi, bir şiir kitabı çıkaracağını söyledi. Bir türlü kitabına bir ad bulamıyordu. Koymak istediği ad 'Tahattur'du. Bilirsin Orhan Veli'nin 'Alnımdaki bıçak yarası senin yüzünden... Tabakam senin yadigarın... Seni nasıl unuturum ben... Vesikalı yarim...' diye bir şiiri vardır. Onun adı Tahattur'dur. Kitabına bunu vermek istiyordu. Bana sordu, ne dersin diye... Ben de bu adın çok eskimiş olduğunu, daha yeni ve ilgi çekici bir ad bulmasını söyledim. Bu yeni adın ne olabileceğini sordu. Ben de senin şiirlerin yadırganıyor, acayip, garip bulunuyor, öyle bir ad vermelisin, dedim. Öyleyse bir ad bul, dedi. Yaban, acayip, garip, derken... Garip sözü üzerinde durduk. Orhan Veli'nin kitabının adı ortaya çıkmıştı. Garip, sadece şaşırtıcı, acayip anlamına gelmiyor, gurbette kalmışa da yakışıyordu. Zaten o dönemde Orhan Veli ve arkadaşları da kural dışı, biraz gurbette kalmış gibiydiler."
"Mâdem her vakit ecel gelebilir, eğer insânı gaflet içinde yakalasa ebedî hayâtına çok zarar verebilir. Hastalık gafleti dağıtır, âhireti düşündürür, ölümü tahattur ettirir, öylece hâzırlanır."
Sayfa 35 - Diyanet İşleri BaşkanlığıKitabı okuyor
Kim maziyi değiştirmeden anlatabilir ki? Kelimeleşmeyen zevk-i tahattur, bir rüya kadar soluk ve fani. Ama yaşayan insanla, hatırlayan insan aynı mı? ..
967 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.