Yaser Arafat 1926'da Kudüs'te doğmuştu. 1948'de Arapla­rın yenilgisinden sonra ailesiyle beraber Mısır'a göç etmişti. Ka­hire Üniversitesi'nde mühendislik okudu. Fakülte döneminde Fi­listinli Öğrenciler Birliği başkanlığını yaptı. İsrail'e karşı tavizsiz durumundan dolayı Müslüman Kardeşlere katıldı. 1954 yılının Ekim
-Bavulumu kervansaraya bıraktım bile ve öbürsü gün Tahran'a doğru yola devam etmeyi düşünüyorum. -Tebriz öyle bir günde geçiştirilecek bir yer değil. Nasıl olur da buraya kadar geldikten sonra, Doğu'nun en büyük kapalıçarşısının labirentlerinde bir veya iki gün boyunca kaybolmadan, Binbir Gece Masalları'nda da sözü geçen Mavi Caminin harabelerini görmeden çekip gitmeyi düşünürsünüz? Günümüzde seyyahların hep acelesi var: telaş içinde, her ne pahasına olursa olsun diyerek geliyorlar, ama gelmek bir yolun sonuna varmak demek değil. İnsan her menzilde bir yere vanr, her adımda gezegenimizin gizli kalmış bir yüzünü keşfedebilir, bunun için bakmak, istemek, inanmak, sevmek yeterli.
Reklam
Ben çalkaladıkça, onlar da ister istemez birbirleriyle yer değiştiriyorlardı tabii. Başka bir deyişle, dünyanın düzeni dediğimiz düzen benim odamda, insanın başını döndüren korkunç bir hızla altüst oluyordu. Şam, hurmaların gölgesinden kalkarak, sarı sarı yankılanan tef ve zil sesleri eşliğinde Bulgaristan'a gidiyordu sözgelimi; Sofya gürültüyle doğrulup parklarından yükselen ıhlamur kokularını döke saça çöllere iniyor, Budapeşte kartpostallarda gördüğüm hareketli heykelleriyle birlikte Istanbul semalarından geçip Ortadoğu'ya yerleşiyor, Kahire piramitlerini kucaklayıp Moskova'ya taşınıyor, Tahran da âsâsına yaslanarak ayağa kalkıp siyah peçeli devasa bir karanlık halinde, dağların ve vadilerin arasından anlaşılmaz bir telaşla Ankara'nın ışıklarına doğru yürüyordu
Şiire doğru sürükleniyordu Füruğ ve şiirin coşkun ırmağı Tahran'a doğru çekiyordu onu. Ahvaz'ın semasına sığamayacak kadar gür çıkıyordu artık sesi. Tahran'da adı yankılanıyordu artık ve onun adı yankılandıkça Perviz'in sesi hepten duyulmaz oluyordu. Aşklarını ikiye ayıran bir deli ırmaktı şiir, Füruğ'u Perviz'den alıp götüren.
İnsanı insan yapan nedir?
"Yüz binlerce insan, adı hayatta anlam bulma arayışına ilişkin bir şeyler vadeden bir kitabı alıyorsa, bu sorunu saç diplerine kadar hissediyor demektir." 13 "Başarıyı amaçlamayın; bunu ne kadar amaçlayıp hedef haline getirirseniz, elinizden o kadar kolay kaçırırsınız. Mutluluk gibi başarı da kovalanamaz." 14 "Savaş
Bahtiyar'ın kabinesi, parlamento ve senato önünde yemin ediyor. Kraliyet Konseyi de kuruluyor. Şah'a artık gitmekten başka çare kalmıyor. Oyun bitti, perde kapanıyor. Gitmenin zamanı geldi. Eskiden Şah, yurtdışına çıkarken hükümet merkezinden hava alanına arabayla götürülürdü ve yolun iki yanına ellerinde bayraklarla okul çocukları
Reklam
Tahran'a gelişimin dördüncü gününde eski bir arkadaşım sabah saat altıda bana telefon ediyor. Telefonda anlatılamayacak kadar önemli bir konuda benimle görüşmek istediğini söylüyor. Saat yedide birini görmeye gidecekmişiz, yarım saat içinde beni almaya gelecekmiş. Arabasına yerleştikten sonra bile bana kime gideceğimizi söylemek istemiyor.
"Bugün İran'ın başkenti olan Tahran'ın yerinde "Rey şehri" vardı. Peki İran'ın başkentiyle Türklerin ne ilgisi var? Rey şehri, Büyük Selçuklu Devleti'nin başkentiydi. Selçuklular 1050'lerde Anadolu'ya girmeden evvel İran'da hüküm sürmekteydiler. İşte bu yüzden İran'ın yarısı Türkçe konuşur. Bizde Farsça'nın uzun süre edebiyat dili olmasının nedeni de aynı şeydir. Türkçe ile Farsça arasında tam 5000 ortak kelime olmasının nedeni de bu...Rey şehri, bugünkü Tahran'ın yakınındaydı. Türkler Orta Asya'dan Batıya doğru göç edince ilk önce İran'a yerleştiler. Selçuklu Devleti'ni orada kurdular. İran'ın 1000 yıl boyunca Türk hanedanları tarafından yönetildiğini, sadece "1905'ten sonra" Fars kökenlilerin ülkeyi yönettiklerini biliyor muyuz?" Savaş Barkçin, Medeniyet Aklı, s. 129-130.
Sayfa 130 - Mostar
DR. RIZA NUR Hekim, siyasetçi, yönetici, siyasi müzakereci, araştırmacı, dergi yayıncısı olarak Osmanlı Devleti'nin son dönemi ile Milli Mücadele ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında unutulmaz hizmetleri olan, milletimizin yetiştirdiği değerli bir isimdir. AİLESİ, DOĞUMU, TAHSİL HAYATI Dr. Rıza Nur'un baba tarafı yaklaşık 1750
Eski Muhacirlerin Düşünce ve Tutumları Çarlığın çökmesinden sonra istiklaline kavuşmuş olan Azerbeycan, Türkistan, Başkurdistan, Kırım ve Kafkaslarda millî hükûmetler kurulmuş ve iki sene müddetle Türk yurtları kendi istiklali içinde millî birlik oluşturarak idari düzen ve hattâ millî ordularını kurmuşlardı. Çarlık yıkıldıktan sonra Baltık
42 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.