Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ortalığı karıştıran vahhabi kesim okumalı
Haricî tecavüze karşı kuvvetle mukabele edilir. Çünkü düşmanın malı, çoluk-çocuğu ganimet hükmüne geçer. Dâhilde ise öyle değildir. Dâhildeki hareket müsbet bir şekilde mânevî tahribata karşı mânevî, ihlâs sırrı ile hareket etmektir. Hâriçteki cihad başka, dâhildeki cihad başkadır. Şimdi milyonlar hakikî talebeleri Cenâb-ı Hak bana vermiş. Biz bütün kuvvetimizle dâhilde ancak âsâyişi muhafaza için müsbet hareket edeceğiz. Bu zamanda dâhil ve hâriçteki cihad-ı mâneviyedeki fark pek azîmdir. Emirdağ Lâhikası-250
Şeker hastaları niçin iğne yerine hap kullanmıyor? Şeker hastalığı midenin arkasındaki pankreas bezinden salgılanan ensülin hormonunun eksikliğinden meydana gelir. Bu hormonun görevi vücudun temel enerji kaynağı olan nişasta ve şeker gibi besinlerin hücrelerde kullanılmasını sağlamaktır. Hormon yetersiz olunca kullanılamayan şeker dokularda
Sayfa 95 - AykırıKitabı okuyor
Reklam
Akupunkturda iğneler nasıl etki ediyor? İnsanlar tarih boyunca bir ağrıyı gidermek için sivri şeylerle, sıcak suyla, kızgın demirle, bir başka ağrıyı uygulama tekniğini kullanmışlardır. Akupunktur muhtemelen taş devrinde doğmuş, sivri çakmak taşları tedavi amacıyla kullanılmışlardır. Geçen zaman içinde kemik, bambu ve madeni iğneler, çakmak
Sayfa 93 - AykırıKitabı okuyor
Onbeşincisi: gıybet
ما النار في اليبس بأشرع من الغنية في حسنات العيد "Gıybetin, kulun hasenatında yapmış olduğu tahribat, ateşin kuru (odun)da yapmış olduğu tahribattan daha süratli ve şiddetlidir.
Sayfa 173Kitabı okudu
İnsanın Tahribatı Üzerine
İnsanlar bulundukları zemini hakikat için bir Arşimet Noktası sanmaktan vazgeçseler o zaman belki Hakikat de kendini ifşa imkânı bulabilir. Ne tuhaf bir varlıktır ki insan, yeryüzündeki tek tahripkâr varlık olmasının yanı sıra Hakikatle beraber kendini de tahrip etmekte
Sayfa 37
Gıybetin kulun hasenatında yapmış olduğu tahribat,ateşin kuru odun da yapmış olduğu tahribattan daha süratli ve şiddetlidir.
Reklam
Halbuki TBMM'nin, 30 Mayıs 1925'te 677 sayılı kanunu kabul ettiği gün, Refik Koraltan'dan sonra kürsüye çıkan Rize milletvekili Ekrem Bey (Rize), bağnazlığa karşı Cumhuriyet'in zaferini ilan ederek, şöyle konuşmuştu: Bundan sonra şeyh ve tekke ismi kalmayacaktır. Bunu görmekle mesudum. Tekkeler şimdiye kadar en iğrenç içtimai: (sosyal) sahnelere yuva olmuş, memleketin en buhranlı zamanlarında meşum (uğursuz) ve siyasi tahribat yapmışlardır... Asıl mesut olduğum diğer bir cihet (yan) vardır ki, o da fikri taassup (bağnazlık) denilen bu yılanın bugün paralanmış olmasıdır. O şimdi kıvranarak, hırlayarak can çekişiyor. Bununla beraber tehlikesini biraz daha muhafaza ediyor. Fakat Cumhuriyetin çıkardığı kanunların satırı ile onu tamamıyla öldüreceğiz ve taassup içinde yaşayan milletlere misal olacağız! Taassup denilen yılan hâlâ yaşıyor...
Merhamet ve Şefkat yoksunu Ümeyye b. Halef !
İmanın girmediği kalp taştan daha katı, Allah korkusunun bulunmadığı vicdan kayalardan daha hissizdir. Böyle bir kalbe ve vicdana sahip bir insanda acıma, şefkat ve merhamet aramak abestir. O insan, artık bu haliyle mänen canavarlaşmıştır; hatta tahribatı cihetiyle canavarları bile geride bırakmıştır.
Sonraki gün hangisi canınızı sıkar: Asla söylemek istemediğiniz şeyleri söylemiş olmanız mı, söylediklerinizi artık bilmiyor olmanız mı, yoksa beyin hücrelerinin tahribata uğraması mı?
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.