Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
88 syf.
·
Puan vermedi
Kırık Kanatlarla Uçmaya Çalışmak
Halil Cibran'ın Kırık Kanatlar'ı, sıradan bir aşk hikayesinden çok daha fazlasını sunan, yürek burkan bir roman. Selma ve Kahlil'in imkansız aşkı, şiirsel bir dille ve derin duygularla anlatılıyor. Hikaye, sadece bu iki karakterin yaşadığı acıyı değil, aynı zamanda geleneklerin ve toplum baskısının birey üzerinde yarattığı tahribatı
Kırık Kanatlar
Kırık KanatlarHalil Cibran · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20189,5bin okunma
268 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Satürn’ün Halkaları’nın baskısı yoktu, #canmodern dizinden @sirinetik dizi editörlüğünde tekrar yayımladı. Satürn’ün Halkaları bir roman, ancak farklı bir roman. Anı ve kurgu birlikte ilerliyor. Ayrıca deneme tarzı yazılar ve fotoğraflar da yer alıyor. Vertigo kitabı da böyleydi ancak Satürn’ün Halkaları’nın çerçevesi daha belirgin (kendime altmetin okuması yapayım:) daha genel okura hitap ediyor, daha kolay anlaşırsınız S.H. ile). Hafıza Sebald’in temel meselelerinden, İkinci Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkım da. Hava Savaşı ve Edebiyat kitabı bu açıdan önemli, savaş sonunda Alman şehirlerinin bombalanmasını ve bu olayın kolektif bir suskunlağa evrilmesini irdeler. Satürn’ün Halkaları’nda Sebald, Suffolk Kontluğu’na yaptığı geziyi anlatıyor. Gezideki gözlemlerini aktarırken çağrışımlara tahribat ve yıkımın izleğinde birçok konudan bahsediyor. Mekanların tarihi, kişiler, olaylar ve yazarlar. Conrad, Borges, Flaubert vs…Fikir vermesi açısından benzetme yapayım biraz Proust’u anımsadım, biraz Calvino Görünmez Kentleri. Yalnız bu metnin kendine özgü müthiş bir lezzeti var. Çeviriyi çok beğendim #yeşimtükel çevirisi @sebnemsunar editi. Kitabı tabii ki tavsiye ederim ancak Sebald zaten mutlaka okunması gereken bir yazar, kesinlik yoktur mottosuyla bence diye de ekleyeyim. Belki de vardır? Kitapla ilgili bir belgesel var, YouTube’da İngilizce izleyebilirsiniz. Görsellere belgeseli ve birkaç örnek sayfayı ekledim.
Satürn'ün Halkaları
Satürn'ün HalkalarıW. G. Sebald · Can Yayınları · 200637 okunma
Reklam
168 syf.
8/10 puan verdi
İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşananları bir aile üzerinden anlatıyor. Savaşın ve onun sonunda gelen yoksulluğun insan ruhunda yarattığı tahribatı o kadar güzel anlatıyor ki yazar okurken içiniz sızlayacak. Belki de yazar kendisi de savaşa katıldığı için bu kadar başarılı ve gerçekçi anlatmış. Anlatım bir Fred'in ağzından bir de Kaete'nin ağzından yapılmış. İkisi de olayları kendi penceresinden aktarıyor. Kahramanların duyguları çok iyi verilmiş bunda şüphesiz kitabı çeviren Behçet Necatigil'in katkısı yadsınamaz. Kitabın adı kilisede Kaete'nin dinlediği bir ilahiden alınmış. "Onu çarmıha gerdiler ve o hiçbir şey demedi " Bir yandan yoksulluk anlatılırken diğer yandan da dinin yoksul insanların hayatından nasıl çıkıp gittiğine tanıklık ediyorsunuz. Karısın dua etmesini istediği Fred şöyle diyor: "Tanrı buyursun bizim hayatımıza gelsin!"
Ve O Hiçbir Şey Demedi
Ve O Hiçbir Şey DemediHeinrich Böll · Can Yayınları · 2023358 okunma
83 syf.
10/10 puan verdi
Satranç Tahtası Üzerindeki Delilik Dansı
Hikayemiz New York'tan Buenos Aires'e giden bir gemide geçiyor. Gemide dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic de var. Czentovic, yıllarca süren esaretten sonra özgürlüğüne kavuşmuş olsa da, bu onu tatmin etmiyor. Satranç dışında bir amacı olmayan Czentovic, kendini boşlukta hissediyor. Tam bu sırada gizemli bir adam olan Dr. B. ile tanışıyor. Dr. B., Czentovic'e geçmişte yaşadığı travmatik bir olayı ve bu olayın onu nasıl satranç takıntısına sürüklediğini anlatır. Bu hikaye Czentovic'i derinden etkiler ve kendi hayatını sorgulamaya başlar. Dr. B. ile Czentovic arasında bir satranç oyunu başlar. Oyun ilerledikçe Dr. B.'nin zihinsel durumu da bozulmaya başlar. Nazi toplama kamplarında yaşadığı işkenceler ve gördüğü vahşet onu travmatize etmiştir. Satranç tahtası Dr. B.'nin zihninin savaş alanı haline gelir ve her hamle onun için bir ölüm kalım mücadelesi haline gelir. Satranç sadece bir oyun değil, aynı zamanda hayatta kalma ve özgürlük mücadelesini de simgeliyor. Czentovic ve Dr. B.'nin hikayeleri, savaşın ve totaliter rejimlerin insan psikolojisi üzerinde yarattığı derin tahribatı gözler önüne seriyor. Zweig, bu kısa romanında insan ruhunun kırılganlığını ve travmanın yıkıcı etkisini ustalıkla tasvir ediyor. Satranç, sadece satranç severler için değil, insan psikolojisi ve tarihi olaylarla ilgilenen herkes için okunması gereken bir eser. Kısacası, Satranç sizi hem nefes nefese edecek bir satranç oyunu izlemeye, hem de insan ruhunun karanlık dehlizlerinde bir yolculuğa çıkaracak.
Satranç
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020236,8bin okunma
50 syf.
10/10 puan verdi
Mecburiyet: Herkesin Kendi Savaşını Verdiği Bir Dünya
Mecburiyet, Stefan Zweig'ın kalemiyle yazılmış, I. Dünya Savaşı'nın gölgesinde kalan bir ressamın iç çatışmalarını anlatan etkileyici bir roman. Hikayemiz, Avusturyalı ressam Ferdinand Koner'in savaştan kaçmak için İsviçre'ye sığınmasıyla başlıyor. Barışçı bir adam olan Ferdinand, askere alınmamak için her şeyi yapmaya
Mecburiyet
MecburiyetStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202161,7bin okunma
160 syf.
8/10 puan verdi
Savaşın ve Zulmün İnsan Ruhuna Etkisi
Zülfü Livaneli'nin "Huzursuzluk" romanı, okurlarını Ortadoğu'nun çalkantılı coğrafyasına ve insan ruhunun derinliklerine sürükleyen, etkileyici bir eser. Mardin'den Amerika'ya uzanan geniş bir yelpazede, farklı kimliklerin ve kaderlerin kesişmesini anlatan roman, okuru derinden etkileyen bir sorgulamaya itiyor: Huzur
Huzursuzluk
HuzursuzlukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201799,4bin okunma
Reklam
352 syf.
1/10 puan verdi
·
26 günde okudu
Merhabalar. Biraz ağır olacak ama bu, incelemeye bile değmeyecek rezil kitap için birkaç şey yazmak istedim. Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki, kitaplarımı topluca aldığım için bu boş kitabın bir wattpad kitabı olduğunu bilmeden sepetime ekledim. Fark ettiğimde ise neyse biraz çerezlik olur ruh halime iyi gelir dedim ama demez olsaydım her
Ötanazi Okulu
Ötanazi OkuluMaral Atmaca · Ephesus Yayınları · 20223,977 okunma
408 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
* Epeydir böyle etkileyici bir roman okumamıştım. Bittikten sonra uzun uzun düşüncelere sevk edecek türden harika bir eser. Tahminimden çok daha güzeldi. * Küçük yaşta anne ve babası tarafından terk edilip, uğultulu tepelerdeki çiftliğin sahibi tarafından ölmekten kurtarılan, ancak eve getirdikten sonra oğlunun, ve ileride büyük bir aşkla bağlanacağı kızının eşi tarafından aşağılanmaktan kurtulamayan Heathcliff'in intikam dolu hayat hikayesi... Küçük yaşta yaşadığı aşağılanmalar, hor görülmeler ve küçümsenmelerin bir bünyede yaşatabileceği tahribat ancak bu kadar güzel yazılabilirdi. Bu kitabı okurken, bir taraftan Heathcliff'in intikam ile yaptığı, efendisinin oğlu ile Catherina'yı elinden alan Edgar'a ve hatta içindeki intikam ateşinin sönmemesiyle onların çocuklarına yaptığı akıl almaz işkencelere öfkelenirken, diğer yandan onun küçük yaşta geçirdiği travmaların nelere mal olabileceğini üzüntüyle okuyacaksınız. * Bu muhteşem intikam ve aşk hikayesini her kitapseverin okuması gerektiği kanısındayım. Öfke, umut, üzüntü, korku ve bir çok duygu yaşayacağınız bu kitap benim 'en'lerim arasında çoktan yerini aldı
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë · Can Yayınları · 202142bin okunma
678 syf.
10/10 puan verdi
Devletlerin de Ömrü vardır.
Hilal Kucur
Hilal Kucur
https://1000kitap.com/kitap/kitap--431823 https://1000kitap.com/kitap/kitap--431823 İbn-i Haldun'un organizmacı görüşlerini belirten kavramdır. Tavırlar nazariyesi' adı da verilen teoriye göre, toplumların hayatında beş tavır (dönem) vardır: (1) zafer, (2) mutlakıyet, (3) refah, (4) barış ve (5) israf. Her toplum zorunlu olarak bu beş dönemi geçirir ve sonunda dağılır. Kitabu’l-İber’in
Mukaddime I
Mukaddime Iİbn-i Haldun · Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları · 199149 okunma
309 syf.
7/10 puan verdi
Amerikalı Şair Robert Penn Warren "Kendinize ait küçücük bir zaman diliminde yaşıyoruz ancak o zaman dilimi, yalnızca kendi yaşamınız değil, sizinkiyle eş zamanlı olarak devam eden tüm yaşamların özetidir.Ne olduğunuz ise tarihin bir ifadesidir." der.Bergljot'un ne olacağı ise beş yaşında iken, altı yaşındaki erkek kardeşi ve babasıyla yalnız kaldığı zamanda babasının sarhoş olmasıyla kendisine (kendisininde o zaman aşk diye nitelendirdiği) cinsel istismar ve ensest ilişkiyle başlıyor. Babasının hastalıklı düşünceleri ve eylemleri yüzünden normal olmayan bir çocuk annesini kendine rakip görüp içerlenmiştir babasının davranışlarına. Bununla beraber birilerinin kız çocuğu olmak yerine anne olmayı istediğinden erkenden evlenip çocuk yapmıştır.Aldatmış, utanmış ve boşanmıştır.Babası ölmeden başlayan miras kavgaları arasında sıkışıp kalsa da babası öldükten sonra sessiz çığlıklarını, yaşadıklarını anlatmaya çalışmıştır. Roman çocukluk çağında yaşanılan istismarın insan ruhunda yarattığı tahribatı, kişinin rüyalarında yaşadıklarını etkisini, yer yer Freud ve Jung alıntılarıyla bahsetmesi güzel olsa da, duyguyu geçirmede diliyle ve olay örgüsüyle zayıf, olayların tekrar etmesinde de okuyucuyu sıkıyor. Bununla birlikte yazarın çocukluğunda böyle bir olay yaşamış olduğu gerçeği Fernando Pessoanın "Kalp düşünebilseydi atmaktan vazgeçerdi." sözünü hatırlattı.
Miras
MirasVigdis Hjorth · Siren Yayınları · 20213,690 okunma
Reklam
168 syf.
9/10 puan verdi
Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocuklarıyız biz” Murathan Mungan’ın dizesini kurgulayan bir roman niteliğinde. Beyrut'u hayallerin içinde geziyorsunuz. İç savaş sonrası şehirde yaşanan tahribatı zihne işleyen yansımasını görüyorsunuz okurken. Kumaşlar, keten, kadife, ipek.. hepsinin hikayesini dinliyorsunuz aşkla, varoluş sancılarıyla harmanlayarak. Yol alıyorsunuz anılara. Sıradışı bir tarzla güzel kurgulanmış. Edebi akıcılık oldukça dinlendirici bir tarza sahip. Bazen kopanbiliyorsunuz anıları hayalleri okurken. Ama bir anda tekrar toparlayıp hiç kaçırmamış gibi kaldığınız yerden devam edebiliyorsunuz. farklı kurgu işleyiş arayanlar değerlendirebilir. Keyifli okumalar.
Akdeniz Sürgünü
Akdeniz SürgünüHoda Barakat · DeliDolu · 202141 okunma
240 syf.
10/10 puan verdi
Atatürk sürekli devrimcilik isteyen bir önderdi." Büyüme ve değişmeyi hazmetme kapasitesi bakımından geleneksel toplumların çok daha sınırlı ve dışlayıcı bir karakter gösterdiği gözlemlenmektedir."Atatürkçülük, yüz elli yıllık bir tarihi gelişimin son ve radikal ifadesi olarak yorumlanabilir. " " İdealizm ve devlet adamlığını
Atatürk ve Demokratik Türkiye
Atatürk ve Demokratik TürkiyeHalil İnalcık · Kronik Kitap Yayınları · 2020940 okunma
120 syf.
9/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
“Ekonominin sağlığının” ,”İnsanların sağlığından “daha önemli olduğuna inananlar kar ve sermayenin nihayetinde insan hayatından daha önemli olduğu inancına bağlıdır. “Hayat ve yaşamın belirli koşulları virüsün dolaşımı ile açığa çıktığı için artık yeryüzüyle ve birbirimize olan ilişkilerimizi sürdürebilir biçimlerde kavramamız ve kendimizi kişisel menfaat ve hareket eden ayrılmış varlıklar yerine tahrip edilmesine (traj nihai anlamında olduğu üzere hesaplanamaz ve değer taşıyanın tahribi) karşı mücadele etmeye yönelik kolektif şekilde kararlı olmamız gerektiren canlı bir dünyaya karmaşık bir biçimde birbirine bağlanmış varlıklar olarak anlamamız için bir fırsatımız var ne menem bir dünya bu ? Pandemi hayatımızda çok şey değiştirdi yaşama şeklimizi çalışma şeklimizi davranışlarımızı iş hayatımızda giyinme şeklimizi ve şimdi hiçbir şey olmamış gibi davranmamız belki de hayatın daha çok anlık olduğunu anlamamızdandır. Ayrıca şunu anladık ki şifaya ulaşma güce statüye ve gelire bağlı herkes aynı zamanda nasıl asiya ulaşamadıysa gelecek de bu böyle olacak . Öğrenmemiz gereken müşterek yaşama şekli birey olarak güçsüz olan müşterek yaşamda güç haline gelebiliyor . peki siz ne gibi dersler cikardınız Pandemiden davranışlarınız da yaşayışınızda kurallarınız da ne gibi değişiklikler oldu ?
Ne Menem Bir Dünya Bu?
Ne Menem Bir Dünya Bu?Judith Butler · Metis Yayınları · 20247 okunma
216 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
57 senelik ızdırap
Kitap hem çok fazla detay içerisinde boğulmak istemeyen popüler tarih okuyucularına hem de dipnot ve kaynakçasıyla beraber akademik okuyuculara ithafen yazılmış. Kitapta 57 senelik işgal dönemine hem tarihi hem kültürel hem de dini açılardan yaklaşılıyor. Kitapta çokça kullanılan yunanca isimler ve romalı terimler ile dili bazen ağırlaşabiliyor. Kitapta dönem halkının çektiği çileler bizanslı tarihçi Niketas Khoniatesin eserlerinden aktarılırken istilacı haçlıların bakış açısı ise Villehardouin isimli tarihçinin yazmalarından alıntılanıyor. Yıllar önce başlamış olan dini anlaşmazlıklar ile yükselen karşılıklı nefret ve öfke bizansın sonsuz gibi büyük ve cennetimsi kabul edilen zenginliklerinin yağma içgüdüsünü çekmesiyle beraber arşa çıkarak bu istilanın kaçınılmaz olmasını sağlıyor. Rahibe bakire demeden kadınlara kötü muameleler edilmesinden tutun Ayasofya gibi kutsal bir klisenin bile yaşadığı tahribatı okurken okuyucular günümüzde modern olarak algılanan batının karanlık yüzünü görüyor. İncelememi özetlerken kitabın zaten kısa olduğunu da göz önünde bulundurarak klasik tarih ve sanat tarihine ilgi merakı olan dinler tarihini de araştıran herkese tavsiye ediyorum. Bu kitapta yazarın önsözünde de belirttiği gibi Türkiyede çokça bilinmeyen İstanbulun en karanlık dönemlerinden biri olan latin istilası altında yaşanan 57 seneye bir bakış atmış oluyor ve şehirlerin şahı diye adlandırılan İstanbulu daha yakından tanımış oluyoruz.
İstanbul'un Latin Çağı
İstanbul'un Latin ÇağıErhan Altunay · Destek Yayınları · 202049 okunma
519 syf.
·
Puan vermedi
·
46 günde okudu
İlmi Kelama ve felsefeye büyük katkı sunacak bu muhteşem eseri büyük zevkle ve iştihayla okudum. Okurken kitap bana üniversitedeki ilmi kelam ve felsefe derslerimi hatırlattı. Kitap Kaynaklarımızın Ana Güvenirliği, Yorum Metotlarımız, Haber İnşası, Samimiyet Delilleri, Fetanet Delilleri, Mucize Delilleri ve Rum Suresi Mucizesi ana başlıklarını
Peygamberliğin İspatı
Peygamberliğin İspatıAltay Cem Meriç · İnsan Yayınları · 2022642 okunma
949 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.