Bilgece yap. Yani koruyarak, yani için titreyerek, yani yıkılmasın diye. Tutkuyla yap. Sana verilen yaşama gücünü yerinde kullan. Yılmadan, bilgece ve tutkuyla. Önce yap, sonra açıklarsın.
“Dünyaya bırakılmıştır insan, dünyaya salıverilmiş değil.”
Reklam
“ Düşünce dünyasında uygun, elverişli bir yeriniz olsun isterseniz, kendi kumaşınızı kendiniz dokuyacaksınız.”
Baskının olduğu yerde yalnız baskı altında kalan değil, baskıyı uygulayan da ezilir. Kendi dokuduğu düşünce kumaşını başkasına giydirmeye kalkanlar da mecburiyetler altında kalır.Mecburiyetler mecburiyetleri doğurur: Sonuç şiddet ve acımasızlıktır.
El-Enbiya suresinin otuzyedinci ayetinde mealen şöyle buyuruluyor: *İnsan aceleden yaratılmış[tır]. Size ayetlerimi göstereceğim. Benden onu acele istemeyin!* Zihin ülkesinde yaşayan, ölen insan bu ülkenin düzenini kendi hevasına uyarak tertiplemeye kalkar ve iradesiyle bu ülkenin hareket istikametini belirleyebileceği zannına kapılırsa acelecilik etmiş olur. İnsanın zihin etkinlikleri sebebiyle kendini ve hemcinslerini felakete sürükleme macerası böyle başlar. Oysa bekleyenler sadece bekleme sabrını ve metanetini gösterenler iyinin, doğrunun, sahicinin, güzelin ve faydalının birbirine ne zaman, nerede denk düştüğünü görme fırsatına kavuşurlar.
Çıdam-1992
İstek-İhtiyaç
İsteklerimizdir biz insanları hayat içinde anlamlı bölgelere ulaştıracak, ihtiyaçlarımız değil. İsteklerimiz istencimizin (irademizin) harekete geçmiş (kinetik) halidir. İsteriz, istekte bulunuruz, dua ederiz. Böylece anlam peşinde iz sürdüğümüzü dışa vurmuş oluruz. Ama ihtiyaçlarımızı gidermek üzere davranışlarımızı ayarlama yolunu tutarsak, bir bakıma anlamı içimizde tamamladığımız zannıyla davranmış oluruz.
Çıdam-1992
Reklam
Önce Yap Sonra Açıklarsın
YILMADAN YAP. Fırsatı kaçıracağın için değil, önünde yılgınlık göstereceğin her kimsenin bir zorba veya bir zorba adayı olması yüzünden. Yılma ki sıcaktan kavrulana gölgen, suda boğulana elin erişsin. Önce yap, sonra açıklarsın. Bilgece yap. Yani koruyarak, yani için titreyerek, yani yıkılmasın diye. Tutkuyla yap. Sana verilen yaşama gücünü yerinde kullan. Yılmadan, bilgece ve tutkuyla. Önce yap, sonra açıklarsın.
Çıdam-1992
"Keşke... diyen insanlar bilmiyorlar ki onlara o anda "keşke..." dedirten de önceki tutumlarının ortaya çıkardığı sonuçlardır. Her "keşke..." düşünceden uzaklaşmak, insanla ilgili asıl endişeyi tanımaktan kaçmaktır.
Çıdam-1992
Hadis-i Şerifte "Din nasihattir" buyurulmuştur. Nasihat, yani öğüt. Öğüt almak öğütülmeye açılmaktır. Öğüt verenin bunu yapabilmesi, ancak önceden öğütülmüş olmasıyla sağlanır. Yani öğüt alıp verme sürecinde her iki taraf da hem beden, hem kumaş, hem tezgâhtır. Her iki taraf da öğrenmeyi öğrenme işlemini yapısında barındırır. Biri oldurdukça olur, diğeri oldukça oldurur. Birinin dokuduğunu diğeri giymez.
Çıdam-1992
Düşünce dünyasında uygun, elverişli bir yeriniz olsun isterseniz, kendi kumaşınızı kendiniz dokuyacaksınız. Bu hem sizi, hem de ilişkide bulunduğunuz insanları özgürleştirecektir. Baskının olduğu yerde yalnız baskı altında kalan değil, baskıyı uygulayan da ezilir. Kendi dokuduğu düşünce kumaşını başkasına giydirmeye kalkanlar da mecburiyetler altında kalır. Mecburiyetler mecburiyetleri doğurur: Sonuç şiddet ve acımasızlıktır.
Çıdam-1992
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.