Tahsin Gün

Tahsin Gün
@tahsingun
Sıkı Okur
Librum Lictorem
İşletme / ihracat
Üniversite
İstanbul
Balıkesir
9 librarian point
348 reader point
Joined on February 2013
Beni böyle yaptılar işte Jalem, suç ailemde. Çocukluğumu anımsıyorum: tek başına başına geçen çocukluğumu; Rum dadım, köşesinden kalkmayan yaşlı ninem. En çok anneme bağlıydım, ona sonsuz bir sevgim vardı, tek varlığımdı o, onsuz yaşamı düşünemezdim bile. Hiç arkadaşım yoktu, annem ve kardeşlerim, dört kardeştik. Kendi kendime oyunlar icad eder, resimler yapardım, piyanonun başına oturup tek parmakla kafa şişirirdim. Arkadaşım neden yoktu? Sokak çocuklarıydı onlar çünkü! Annem sokağa çıkmamıza hiç izin vermezdi. Maçka'daki evimizin penceresinden sokakta neşeyle oynayan çocukları gıpta ile seyrederim, onlar gibi özgür ve edepsiz olmayı ne kadar isterdim bilsen. Hiç konuşmazdım, konuşacak kimsem yoktu da ondan, kardeşlerimin arasına bile karışamazdım, çekinirdim. Bana <<dilsiz meee! >> diye ad takmışlardı. Annem kimi vakit beni konukluğa götürürdü, dizinin dibinden ayrılmaya korkardım.
Sayfa 19 - Can Yayınları, 1988Kitabı okudu
Reklam
Hay allah neden bir insanla bir saat olmak yetiyor bana? Tın tın, mübarekler tın tın, bir de övünüyorlar! Neden övünür şu insanlar bilmem ki. Ben de kimi arıyorum acaba âşık olmak için, herhalde bizim aradıklarımız çıkmamıştır anasının karnından henüz!
Sayfa 10 - Can Yayınları, 1988Kitabı okudu
Tahsin Gün

Tahsin Gün

, thinking of reading a book
Soframda Bir Melek
Soframda Bir MelekJanet Frame
8.5/10 · 42 reads

Reader Follow Recommendations

See All
170 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 332 days
Görme Biçimleri
Görme BiçimleriJohn Berger
8.1/10 · 5.7k reads
Eski alışkanlığı uyarınca, bir mezarlık gezintisi yaparak sakinleşmeye karar verdi. En yakını Montparnasse Mezarlığı'ydı. Her bir mezarın başucunda küçük evler, minyatür şapeller duruyordu bu mezarlıkta. Sabina, ölüler başuçlarına saray taklitleri kondurulmasından neden hoşlansınlar ki, diye düşündü. Mezarlık, kendini beğenmişliğin taşa dönüşmüş haliydi. Ölünce akıllanacaklarına, mezarlık sakinleri yaşadıkları zamankinden daha da ahmaklaşmışlardı. Anıtları ne kadar önemli kişiler olduklarını belirtmek için dikilmişti. Burada gömülü olanlar babalar, kardeşler, oğullar ya da nineler değil, yalnızca kamusal önemi olan kişiler; unvanları, dereceleri, nişanları olan kişilerdi; şuradaki postacı bile seçtiği meslekle, toplumsal yeriyle -saygınlığıyla- gösteriş yapıyor, övünüyordu.
Sayfa 131 - İletişim Yayınları, 41. BASKI, Çeviren: Fatih ÖzgüvenKitabı okudu
Reklam
Yaşamımızdaki sarsıcı durumları dile getirmek istediğimizde, ağırlık belirten eğretilemelere başvurmak eğilimindeyizdir. Bir şeyin bizim için büyük bir yük olduğunu söyleriz. Ya taşırız bu yükü ya da beceremez, okkanın altına gideriz, bu yükle didişir, kazanır ya da kaybederiz. Ya Sabina - sahi ne olmuştu ona? Hiç. İçinden terk etmek geldiği için bir erkeği terk etmişti. Erkek onun peşinden mi gelmişti? Ondan intikam almaya mı çalışmıştı? Hayır. Sabina'nın dramı ağırlığın değil hafifliğin dramıydı. Onun payına düşen yük değil, varolmanın dayanılmaz hafifliğiydi.
Sayfa 130 - İletişim Yayınları, 41. BASKI, Çeviren: Fatih ÖzgüvenKitabı okudu
Sabina için gerçek yaşamak, ne kendi kendimize ne de başkalarına yalan söylememek, ancak insanlardan uzak olunduğunda mümkündü; yaptığımız işlere başkasının gözü değdiği an, ister istemez o göze hoş görünmeye çalışırız ve yaptığımız hiçbir şey dürüstçe olmaz. Bizi seyreden birilerinin olması, bizi seyredenleri bir türlü aklımızdan çıkaramamak, yalanlar içinde yaşamak demektir.
Sayfa 120 - İletişim Yayınları, 41. BASKI, Çeviren: Fatih ÖzgüvenKitabı okudu
318 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 97 days
Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği
Varolmanın Dayanılmaz HafifliğiMilan Kundera
7.7/10 · 10.5k reads
"Gerçekten de, gündüz okunsun diye yazılmış kitaplar vardır, bir de sadece geceleri okunabilecek olanlar."
Sayfa 112 - İletişim Yayınları, 41. BASKI, 2014; Çeviren: Fatih ÖzgüvenKitabı okudu
Bohemya'da mezarlıklar bahçe gibidir. Mezarlar çimle ve renk renk çiçeklerle kaplıdır. Alçakgönüllü mezartaşları yeşilliğin içerisinde kaybolurlar. Güneş battığında mezarlık mini mini mumlarla ışıl ışıldır. Ölüler bir çocuk balosunda dans ediyorlar sanki. Evet, çocuk balosunda, çünkü ölüler çocuklar kadar masumdurlar. Yaşam ne kadar acımasız olursa olsun, mezarlıkta hep huzur vardır.
Sayfa 111 - İletişim Yayınları, 41. BASKI, 2014; Çeviren: Fatih ÖzgüvenKitabı okudu
Reklam
"Bir toplum zenginse, bireylerin elleriyle çalışmalarına gerek yoktur; kendilerini zihin ve ruh etkinliklerine adayabilirler."
Sayfa 110 - İletişim Yayınları, 41. BASKI, 2014; Çeviren: Fatih ÖzgüvenKitabı okudu
"Amaçlanmamış güzellik. Evet. Başka bir biçimde dile getirmek gerekirse 'yanlışlık sonucu güzellik' diyebilirdik. Güzellik dünyadan bütün bütüne kaybolmadan önce, yanlışlık sonucu bir süre daha varolacak. 'Yanlışlık sonucu güzellik' - güzellik tarihinin son evresi."
Sayfa 108 - İletişim Yayınları, 41. BASKI, 2014; Çeviren: Fatih ÖzgüvenKitabı okudu
Franz dedi ki: "Avrupalı anlamıyla güzellikte hep önceden düşünülüp taşınılmış, tasarlanmış bir yan vardır. Her zaman estetik bir hedefimiz ve uzun vadeli bir planımız oldu. Batılı bireye yıllarca uğraşarak bir gotik katedral ya da Rönesans dönemi Piazza'larını inşa etme imkânını veren buydu işte. New York'un güzelliği tümüyle farklı bir temel üzerine kurulu. Amaçlı değil. İnsan tasarımından bağımsız olarak, dikitlerle dolu bir mağara gibi fırlayıp çıkıvermiş. Kendi başlarına çirkin biçimler rastlantı eseri olarak, işin içinde hiç bir amaçlılık olmaksızın, öyle inanılmaz ortamlarda çıkıyorlar ki karşımıza, birden harikulade bir şiirle ışıl ışıl parlayıveriyorlar."
Sayfa 108 - İletişim Yayınları, 41. BASKI, 2014Kitabı okudu
Franz kitaplı yaşamının gerçek olmadığı duygusu içindeydi. Gerçek yaşamını onunla omuz omuza yürüyenlerin dokunuşunu, onların haykırışlarını özlüyordu. Gerçek olmadığını sandığı şeylerin (bürosunun ya da kütüphanenin ıssızlığında yaptığı çalışmanın) aslında gerçek yaşamı olduğunu sandığı resmi geçitlerinse tiyatrodan, danstan, karnavaldan -başka bir deyişle, rüyadan- başka bir şey olmadıkları bir gün bile aklına gelmedi.
Sayfa 106 - İletişim Yayınları, 41. BASKI, 2014Kitabı okudu
Müzik
"Bir kısır döngü," dedi Sabina. "Müzik gitgide daha yüksek çalındığı için insanlar sağır oluyor. Ama insanlar sağır olduğu için müziğin daha da yüksek çalınması gerekiyor." "Müzik sevmez misin?" diye sordu Franz. "Hayır," dedi Sabina, sonra şu sözleri ekledi; "ama gene de farklı bir zaman
İletişim Yayınları, 41. BASKI, 2014, Çeviren: Fatih ÖzgüvenKitabı okudu
2,611 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.