Allâh bir şeyi “güzel” diye niteliyorsa bunun üstüne biz daha ne söyleyebiliriz ki! Ayette geçen “refref” kelimesi, üzerinde binildiğinde tahteravalli gibi sağa-sola; aşağı yukarı sallanan eğlenceli bir şeydir. Onlar refreflere binince İsrâfil, şarkı söylemeye başlayacaktır. Bir haberde şöyle nakledilmiştir: “Allâh’ın kulları arasında sesi İsrâfil kadar güzel olan hiç kimse yoktur.” İsrâfil şarkı söylemeye başlayınca yedi kat semâ halkı, namazını ve tesbihini yarıda kesecektir. İnsanlar refreflere binip İsrâfil envâ-i çeşit şarkılar söylemeye başlayınca cennette çiçek açmadık tek bir ağaç kalmayacak; salınıp açılmadık tek bir perde ve kapı kalmayacak; tınlamadık tek bir kapı tokmağı kalmayacak; altın ve gümüş ne kadar kamışlık varsa oradaki bütün kamışlar nağmeleriyle şarkıya eşlik edecek; ceylan gözlü ne kadar huri varsa şarkıya eşlik edecek; kuşlar da tempo tutacaklar. Allâh meleklerine “Siz de eşlik edin ve kulaklarını şeytanın mizmarlarından koruyan kullarımın kulaklarının pasını silin” buyuracak. O zaman melekler ruhu okşayan nağme ve sesleriyle eşlik etmeye başlayacaklar. Tüm bu sesler birbirine karışarak tek bir koro olacak.
İç içeyiz ama, bir arada gibi değil Varlığımız kiralanır yalanlara bizim Yolu bulan kendini sahibi sanınca Başımıza gelen taşlar bir ömürlük dizi Sızlayan nehirler, başım bir de dişim Yoruldum paşam, bil ki ondan gidişim Helal olsun hepimize, kızdığımdan demiyorum Üzüldüğüm tek şey biri iki edişim Ayrılığı duyduğum sabahlar ve gecelerde Duvara
Reklam
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
İNCELİKLİ DUYGULARIN KİTABI “GECE SÜTÜ”
Gece Sütü
Gece Sütü
İNCELİKLİ DUYGULARIN KİTABI “GECE SÜTÜ” Şeyda Apaydın’ın ilk öykü kitabı “Gece Sütü”nde yer alan ilk öykü “Damla Sakızı”, onu ve dolayısıyla onun kalemini tanımama vesile olan öyküdür. Ödüllü bir öyküydü. Bahçelievler, Tunalı, Sıhhiye Köprüsü ve fıskiyelerden yükselen suyunda zarif, beyaz kuğuların yüzdüğü Kuğulu Park’ıyla bir Ankara
Gece Sütü
Gece SütüŞeyda Apaydın · Arte Yayınları · 20226 okunma
Tuhaf bir adamdı hakikaten; şu Arap Kadir'e acıdığı da pekala düşünülebilirdi. Daha doğrusu, şeytanla melek tahteravalli oynardı bu adamın içinde. Bazen şeytan, bazen da melek ağır basardı...
TAHTERAVALLİ
“İyi ki “ diye basladi “ama” ile bitti..
Üç Ayak Bir Şafak
Kahpe kayışında bileniyor bıçak Üç ayak Bir şafak Celep örfü ahkâm olmuş Babam kasap vezir Eloğluna bayram olmuş Kuzular sağ enir Üç ayak
Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hüseyin Paşa ile ilgim, tabiatiyle silik... Beni o cihete döndüren tek dava, hanımlarından birinin, aynı zamanda babaanneme sütannelik yapması... O Hanım’ın, Abdülhakîm Arvasî Hazretlerinin kardeşi olması!.. Hanife Hanım’ın anlattığı hikâyedir: Dedemin, hükümetle arası bozuk olduğu zaman... Muhacir oluyorlar... Baba evine gelecek... Kucağında,
- Aşka örnek verir misin? + Tahteravalli. - Ne alaka? + Kimin aşkı ağır basarsa diğerinin götü kalkar.
Hayat denen koşturmaca...
Küçükken ekmek almaya koşardık,geriye kalan para üstüyle ya horoz şeker veya elma şekeri ya da leblebi tozu alırdık. Öğlen olunca komşu teyzeler kapıya çay indirirdi. Deli gibi ordan oraya koşturmaktan , mahallenin elektrik direğine tahteravalli kurmaktan ,saklambaç oynarken heyecanla saklanıp beklemekten bitap düşer, yorgunluğumuzu kapı önünde annelerimizin yaptığı ekmek arası reçel veya salçayla giderirdik. Şimdi bakıyorum da çocukluğum yüzyıl öncesinde kalmış gibi hissediyorum.
"Bütün düzen bir tahteravalli aslında. İki ucu birbirine bağımlı. Yukardakiler durabiliyorlar orada, sırf ötekiler durduğunda aşağıda." 🌾 Bertolt Brecht
91 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.