Yeryüzünün sağlayabileceği en iyi avantajlara sahipsiniz. Çok geniş bir alanınız var. Çok çeşitli ve iyi ırklardan insanlarınız var. Zenginliğin bütün unsurları­na sahipsiniz. Devam ettirilecek birçok doğru ilkeniz var. Ama yine de, burada olduğunuz zaman boyunca, yüz kırk yıl içinde, yeryüzündeki en kalabalık şehirleri kurdunuz, toprağı talan ettiniz, ihmal ettiniz, ziyan ettiniz, politikayı utanılacak bir şey haline getirdiniz, devasa bir kişisel servet ve yüz kızartıcı bir genel yoksulluk ürettiniz.
Izdırabın Havarisi / Lord Byron
Byron'ın hayranlarının saçlarına karşı özel bir ilgisi vardı. Doğum günü kartını bir kenara atan ve hediyeyi açmaya girişen bir çocuk gibi Byron da hayran mektuplarını talan eder, düzenli olarak gelen hayran mektuplarının içinden çıkacak kadın saçı tutamları arardı. Titizlikle, üstünde kadınların adlarının yazılı olduğu zarfların içinden çıkan yüzden fazla kadının saçını sakladı. Saç koleksiyonuna yaptığı en dile düşmüş ilave, kısa ama ateşli bir gönül ilişkisi yaşadığı evli bir aristokrat kadın olan Leydi Caroline Lamb olacaktı. Leydi Lamb’in kendini Byron'ın yemek odasına servis tepsisi üstünde çıplak halde servis ettirdiğine dair söylentiler yayıldı.
Sayfa 47 - NTV Yayınları, 1. Baskı, Çev. Çetin Soy
Reklam
BENİ TUTMA
Öyle çok şey var ki, anlatacak... Ama şimdi ben burada bunları anlatmak istemiyorum desem de yalan olur. Sende ince ip inci sorunlarınla beni incitmesen çok iyi olur. Yağmurlu uzun bir yolu düşe kalka yürümeye çalıştık, Ve inanılmayacak kadar duygusal bir geçmişimiz oldu seninle, Üstelik biz bunu bir ömür boyu sürüp gider sanmıştık
Sonsöz Yerine
XII. Ürkek adımlarıyla uğrun usul Gelip sıralı sırasız Karanlık kıyılarımda duran çocuk... Örseli duyarlığımdan kalın örtüleri -Kaba örtüleri, kara örtüleri- Kaldıran çocuk... kaldıran çocuk... Herkesin gerçeği kendine biricik Bir beni söyletip de böyle kısacık Bu yağma yürek, bu talan sevgi Bu ucuz ten pazarını Yazdığını sanan çocuk. Herkesin gerçeği kendine acı Herkesin acısı kendine biricik. 1981
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
"Hep ayakta duran bunca ordu ne işine yaradı Fransa'nın? Toprakları talan edildi, şehirleri yıkıldı, imparatorlukları battı. O neredeyse beşikten yetişme askerler bir işe de yarasalardı bari."
İstanbul'a bakıyorduk denizden: Nevzat, Demir, bir de ben. Doğanın yarattığı şiire... Günümüz insanının yarattığı garabete... Gökdelenlere bakıyorduk, şehrin kalbine çakılmış beton hançerler gibi hayasızca karşımızda dikilen... Köprülere bakıyorduk, denizin bileklerine bukağı gibi geçirilen... Boş alanlara bakıyorduk, her saat, her dakika, her an adım adım küçülen... Ormanlara bakıyorduk, ağaç ağaç, çalı çalı, çiçek çiçek talan edilen... İnsanlara bakıyorduk, fedakârlığını yitirmiş, sevincini yitirmiş, sevgisini yitirmiş, umudunu yitirmiş...
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.