Recep Talha Ensar

Recep Talha Ensar bir yorumu yanıtladı.
Osmanlı'da yıkılana kadar sağlam kalmış iki şey nedir?" diye sorarsanız ben tevâzu ve maarif derim.
Recep Talha Ensar okurunun profil resmi
Maarif toplumsal anlamda sağlamlığını korumaya bir nebze muvaffak olmuş olsa da dönemin eğitim kurumları olan medreselerde en ihtişamlı dönemine kıyasla varlığını yitirmişti diyebiliriz. Geniş bir perspektif doğrultusunda aktarılmaya başlanan maarif, sonlara doğru dar alanlara hapsedilmek sûretiyle varlığını yitirmişti.
1 önceki yanıtı göster
Recep Talha Ensar okurunun profil resmi
zeyy
zeyy
şüphesiz ki öyle. Cumhuriyetin ilk dönem aydınlarının dahi Osmanlı maarif mutfağının ürünleri olduğu, su götürmez bir gerçektir.
Reklam
Recep Talha Ensar bir yorumu yanıtladı.
Kulun işi şikâyet değil, hikâyettir.
Recep Talha Ensar okurunun profil resmi
"Yunus Emre" dizisinde şeyh Tapduk Emre "hikâye etmek dahi şikâyet etmektir." diyordu. Esasında "Kulun işi hikâyet değil, razı olmaktır." diyebiliriz.
1 önceki yanıtı göster
Recep Talha Ensar okurunun profil resmi
zeyy
zeyy
haklısınız, söz konusu ifadeyi kitap bağlamında değerlendirmek anlaşılması açısından şüphesiz daha faydalı olacaktır.
Rousseau'ya göre, insan zekâsının kendiliğinden inkişafı, insanları birlikte çalışmaya sürükledi; aralarında sözleşme yaparak tabiat halinden cemiyet haline geçtiler. Tabiat halinde saf kalpli, mesut ve samimî olan insan, cemiyet hayatında hem saadetini, hem de faziletini kaybetti. Cemiyet ferdi çürüttü, hürriyetini öldürdü, onu zincirledi. İnsanın tabiat halindeki dostluk ve merhamet duygularına karşılık, cemiyette harp ve huzursuzluk doğdu. Âlicenaplık yerini hile ve hasetlere bıraktı. Rousseau'ya göre, cemiyet hayatında bedbaht olan insan için yalnız bir kurtuluş yolu vardır, o da yeniden tabiata dönmektir.
Recep Talha Ensar okurunun profil resmi
Eskiden, cemiyet kurmadan önce insanların dağınık halde yaşadıkları zannediliyordu. Jean-Jacques Rousseau ilk insanların sürü (horde) halinde yaşadıklarını kabul etmektedir. Sosyoloji mektebi, insanın hiçbir zaman yalnız yaşamadığı, fertlerin ayrı ayrı yaşadıkları düşüncesinin ilmi bir araştır maya bağlanmadığı, bilâkis ilkel devirden beri insanların cemiyet halinde yaşadıkları hakikatını ortaya koydu. Geçen asra kadar Avusturalya'nın ortasında yaşamakta olan ilkel insanlar arasında yapılan araştırmalar, ferdi yaşayışın değil, cemiyet hayatının ilkel olduğunu meydana çıkarmıştır. İlk cemiyetlere ait araştırmalardan çıkarılan bu neticeden, ferdin ruhî yapısına ait bir hakikatı elde ediyoruz: O da insanın yaradılışında cemiyet halinde yaşama (sociabilité) içgüdüsünün bulunduğudur. İnsanın cemiyet halinde yaşayışı, onun yaradılışına bağlı bir zaruret olmakla beraber, insanı cemiyet halinde yaşamaya sürükleyen diğer bazı tesirler de vardır. Bu tesirler, fizyolojik yapının itmeleri, iklim şartları ve ihtiyaçların giderilmesiyle düşmanların hücumundan birlikte korunma ve dinî âyinleri birlikte yapma zaruretleridir.
15 öğeden 1 ile 5 arasındakiler gösteriliyor.