Sen nasıl bir sonla bittin öyle kitap! Beni Autwitz'deki tellerle acıtsaydın bu kadar kötü olmazdım!. Okuyan herkesin neden bu kadar beğendiğini okuyunca anlıyor insan. Nazilerin acımasızlığı, insanın zihnini, gözlerini öyle güçlü örseliyor ki...
Bruno ve ailesi Berlin'deki evlerinden taşınıp, asker babasının yeni görevine atanmasıyla OutWitz'e geliyorlar ve hayatlarının akışı eskisi gibi asla olmuyor. 9 yaşındaki bir çocuğun gözlerinden izlediğimiz hikaye, bize Nazilerin korkunçluğunun özetini bir kez daha anlatıyor.
Bruno arkadaş arıyor, hem de pijamalı, sıska ve berbat mutsuz görünen birbirine benzeyen insanların içinde. Neden hep çizgili pijama giyiyorlar? Neden tel örgülerin ardındalar?
Daha fazla yazarsam, gözyaşım damlayacak şuraya bir yere...
O yüzden okuyun derim. İnsanlığın tarihteki çirkinliğini hatırlamak için. Hatırlamak mı dedim, hiç unutulmadı öyle değil mi?...
Kitabı okumadım, filmini izlemiş ve çok etkilenmiştm. İçinde birazcık insanlık olan herkesin etkileneceğini düşünüyorum. Bitsin artık ötekileştirme, insanın insana zulmü
Yüzlerce soğuk namlu üzerime çevrildi,
Yüzlerce demir tetik aynı anda gerildi!
Anne, beni söğüdün gölgesinde vurdular,
Öpmeye kıyamadığın oğlun yere serildi.
Üşüştü birer birer çakallar üzerime,
Üşüştü her bir yandan göğsüme, ciğerime.
Anne, beni leş gibi yiyip talan ettiler,
Teşhis edilmek için savurdular önüne.
'Yeryüzündeki acıların
Ahh Yusuf abi ah. Çok duygulu,hüzünlü, duyarlı olmak. Sonunda dayanamadı yüreğin bu kadar ağırlığa. Değermiydi kendini mahvetmek be abi. Daha senden çok şeyler bekliyorduk güzel insan...