YEREL DİKTATÖRLÜĞÜN, KÜRESEL EGEMENLİĞE TESLİM OLUŞU...
27 Mayıs, Kemalizm'in NATO ile bütünleşme hareketidir. Bundan önce Kemalizm, açık ve gizli bir diktatörlüktü. Özellikle II. Dünya Savaşından sonraki modern Batı ile bütünleşme, ona teslim olma fırsatını bulamamıştı. Bu bütünleşme hareketine Kemalizm adına Demokratlar girişmiş, ama onlar da tam başarılı olamamış, Washington'dan yüz geri
.... Dışarıda ekonomik kriz, evde “canım kocam” TikTok veya Instagram Reels videolarında şu manzara sık sık karşınıza çıkmaya başlamış olabilir: Evinin geniş, en kötü ihtimalle tezgaha kadar cam olan (belki bir bahçeye ama muhakkak bir yeşilliğe açılan) mutfağında tezgaha geçmiş, 1950’lerden fırlamış gibi görünen, hamur yoğurmaya veya peynir
Reklam
Geç dönem Osmanlı İmparatorluğu hakkındaki akademik araştırmalarda öne çıkarılan ilk mesele, 20. yüzyılın başında Osmanlı liberalizmi ile Jön Türkler/İttihatçılar arasındaki ilişkiyse, ikincisi de savaştan yenik çıkarak 1919'da işgal edilen ve 1922'de ortadan kaldırılan Osmanlı İmparatorluğu ile 1923'te kurulan Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ilişkidir. Süreklilik ve/veya kopuş üzerinden ele alınan bu mesele, Osmanlı geçmişinden topyekûn kopuş ve Türkiye Cumhuriyeti'nin resmî tarihinde ortaya konan Türk milletinin bağımsızlık için tam bir birlik içerisinde mücadele ettiği iddialarından beslenir. Mustafa Kemal (Atatürk), 1927'de sunduğu dört günlük destansı Nutuk konuşmasıyla bu resmî tarihin parametrelerini belirlemiş ve böylece hem parti başkanı hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı olarak tek parti devleti içindeki otoritesini pekiştirmenin önünü açmıştır. Geçmişe dair hadiselerin bu anlatımında, Mustafa Kemal'in kişisel hikâyesi, Türk milletinin hikâyesiyle birleşmiş bir hâldedir ve Mustafa Kemal'in siyasi otoritesinin tekil mahiyeti, bu hadiselerin başka türlü ele alınmasını 1950'lere kadar neredeyse imkânsız hâle getirmiştir.
Gayrinizami harp göründüğü kadar masum değildir.
Fransa'nın Yarımada Seferi tam bir felaket hâlini aldı. İspanyol gerillalarının Amerikan Bağımsızlık Savaşı esnasında mücadele veren milislerle benzerlik göstermekle birlikte onlardan daha acımasız oldukları belirtilmektedir. Hasta ve yaralı askerleri dahi gaddarca öldürmeleri, konvoylara saldırarak yok etmeleri ve habercileri kaçırarak her fırsatta Fransızlara darbe vurmaya çalışmaları askerler üzerinde çok büyük bir baskı yaratmaktaydı. Bu durum küçük savaşların konvansiyonel harpten daha az kanlı olduğuna dair oluşan kanaati yadsıyan ciddi bir örnek de sunmaktadır.
Sayfa 82 - Kronik KitapKitabı okuyor
.... Çağdaş kadının bağımsızlık korkusu: “Sindrella Kompleksi” Sindirella Kompleksi’ni ilk duyduğumda adı itibarıyla ve kadın meselelerine ilgim olduğundan dikkatimi çekti, biraz araştırdım. İnternette tatmin edici bir kaynağa rastlayamadım. Fakat yazar Colette Dowling’in Sindrella Kompleksi adında bir kitabı olduğunu görünce derhal sipariş
Erkeklere bu öz-yeterliliği bahşeden doğa değildir; eğitimdir. Erkekler, doğdukları günden itibaren bağımsızlık için eğitilir. Tam tersine kızlara ise bir çıkış yolları olduğu, bir gün, bir şekilde kurtarılacakları öğretilir.
Reklam
"Tam bağımsızlık, ancak mali bağımsızlık ile mümkündür. Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun olunca, o devletin bütün hayat ışıklarında bağımsızlık felç olur."
Sahip olmak ya da olmak 3
Sahip olmak" şeylere, nesnelere ilişkindir ve bunları görüp, tutmak ve de tanımlamak kolaydır. "Olmak" ise, yaşantılara ve bazı içsel süreçlere dayandığı için, dile gelmesi, tanımlanması- zor ve hatta imkânsızdır. Kişilik dediğimiz, dışa vuran yanları- mızı, yani taşıdığımız maskeleri tanımlamak mümkündür. Çün- kü bu, dışlaşmış bir
Krallığın hükmü yok, tam hürriyet devrisin, Saltanatım yıkılmış, cumhuriyet devrisin, Özgürlük, bağımsızlık, medeniyet devrisin, Seçmeye, seçilmeye isteyenin hakkı var... Yanılmışım ilk günden, düzü yokuş etmişim, Beni almışsın benden, değiş tokuş etmişim, Neyin kıymeti varsa, eritip kuş etmişim, Uzaktan şahit olup “yuh” diyenin hakkı var... Dün deldiğim dağların, ötesisindir artık, Yabancı şarkıların, bestesisindir artık, Kulağında çınlayan kendi sesindir artık, Duyanın, söyleyenin, dinleyenin hakkı var... Belki Leyla değilsin, belki Mecnun değilim, Nasıl ilkin değilsem, öyle sonun değilim, Ahiretim değilsen, ben de kulun değilim, Cehennemin dibine yürüyenin hakkı var...
"Hayatta tam mutluluk ve esenlik ancak gelecek kuşakların şerefi, varlığı, esenliği için çalışmakta bulunabilir."
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.