Facia :)
Sonuçta her şey yolunda gidiyordu ve gerçekten de tam savaşı kazanmak üzereydik ki, günün birinde, öğle yemeği saatinde onun allak bullak olduğunu gördüm, tabağına elini bile sürmek istemiyordu. Beklenmedik bir facia, ani bir hastalık kaygısıyla telaşa düştüm. Kendisini özen dolu sevgime emanet edip içini dökmesi için ona yalvardım. Düzenli aralıklarla bir ay boyunca lokma tatmış olmanın sonucunda Lola en az bir kilo şişmanlamıştı! Nitekim, kullanılmak zorunda kalan fazladan deliğiyle küçücük kemeri faciaya tanıklık ediyordu. Derken sıra gözyaşlarına geldi. Elimden geldiğince onu teselli etmeye çalışırken, o heyecanla, taksiye atlayıp, muhtelif yerlerdeki nice eczaneyi dolaştık. Rastlantı bu ya, tüm tartılar, acımasızca, söz konusu kilonun gerçekten de alınmış olduğunu doğruluyordu, inkâr edilemez biçimde.
20 yaş civarın­dayken uykuyu yitirdim ve bunu insanın başına gelebilecek en bü­yük facia gibi görüyorum. Saatler boyunca bütün şehri dolaştığımı hatırlıyorum - Sibiu, Ortaçağ'dan kalma çok güzel bir Alman kenti­dir. Yani geceyarısına doğru çıkıyordum ve sadece sokaklarda dolaşıyordum; tek tük fahişeler ve ben, ıssız bir şehrin içindeydik, tam bir sessizlik, taşra. Saatler boyunca sokaklarda dolanıyordum, bir nevi hayalet gibi. Daha sonra yazdığım her şeyi bu gecelerde tasar­ladım. İlk kitabım, Ümitsizliğin Dorukların­da bu döneme dayanır. 22 yaşında yazdığım bir kitaptır bu, bir tür vasiyetname, çünkü intihar edeceğimi düşünüyordum.
Reklam
Tam bir facia içindeyiz biz.
Sayfa 154 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Görünürde tatlı, neşeli, masum ancak yine de bir facia ihtimalini biriktiren anlar: Aşk hayatını tüm yaşam formlarının en çelişkilisine dönüştüren; en şen şakrak anları öngörülmesi imkansız bir kükürt ve lav sağanağının izlediği ve hemen ardından, acıdan ders çıkartacak cesareti bulamayarak yine o felaketten başka bir şey püskürtemeyecek kraterin yamacına sığındığımız bir yaşam tarzına dönüştüren anlar. Kalıcı mutluluğa inananların gamsızlığı içindeydim. Zaten ıstırabı büyütebilmek için tam da böyle bir sevecenlik gerektiğinden -ve üstelik o sevecenlik sonrasında da ara ara belirip ıstırabı dindireceğinden- erkeklerin bir kadının kendileriyle iyi geçinmesiyle övünürken başkalarına hatta kendilerine karşı samimi olduklarını düşünebiliriz; halbuki işin geneline bakıldığında aralarındaki bağın merkezinde can yakıcı bir kaygı, gizli gizli, başkasına itiraf edilmeden ya da sorular, soruşturmalar aracılığıyla istemsizce açık edilerek sürekli dolanıp durmaktadır. Ancak öncesindeki sevecenlik olmasa doğamazdı bu kaygı, hatta sonrasında bile ıstırabı dayanılır kılmak, kopuşları engellemek için arada bir o sevecenliğe ihtiyaç vardır ve o kadınla ortak yaşamın gizli cehennemini gözlerden kaçırmaya çalışırken işi güya huzurlu olduğu iddia edilen bir samimiyet gösterisine vardırmak aslında doğru bir bakış açısının, genel bir sebep sonuç ilişkisinin, o ıstırabın üretilmesini mümkün kılan hallerden birinin ifadesidir.
Arap sevici arkadaşlar özellikle okusun
Müslüman fatihler, büyük mücadeleler sonucu ele geçirdikleri büyük şehir ve kasabaların sadece zenginliklerine göz dikmek ve halkın elinde ve avucunda ne varsa toplamakla kalmamışlardır. Onlar bu fetihler sırasında karşılarına çıkan savaşçı Türk unsurunun kökünü kazımak için ellerinden gelen her şeyi yapmışlardır. Müslüman Araplar hiç bir zaman kılınçlarını bu Türklerin ensesinden kaldırmamışlar ve yüzbinlerce Türkü, Çoğu kere masum olan bu insanları, orta yerde hiç bir ciddi gerekçe olmadan kılınçtan geçirmişler bir o kadarını da esir almışlardır. Daha ziyade Kuteybe b. Müslim 'le başlayan bu Türkleri kılınçtan geçirme ameliyesi, çeşitli aralıklarla tam kırk sene devam etmiştir. Bu, Orta Asya Türk varlığı için dahi, kendi tarihinde hiç bir zaman eşi ve benzeri görülmemiş bir facia idi.
Sayfa 11 - Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı
Reklam
135 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.