EN KUTSAL KİTAP, ÜŞÜMEMEK İÇİN YAKTIĞINIZ KİTAPTIR! Zekâ bir kum saati gibidir, bilgi arttıkça inanç azalır ya da inanç arttıkça bilgiye duyulan istek azalır. Bunu, eğitim seviyesi yükselen insanların inanç- larındaki azalmadan ya da daha seküler bir yaşam tarzı benimsemelerinden görebiliriz. Şimdi, asıl konuya dönecek olursak bugün dindarların,
Sayfa 124
Gece burada tek başına bir adam düşün, işte ya kitap okuyor ya da bir şeyler düşünüp öylece oturuyor. Bazen düşüncelerini birine söylemek ister doğru mu yanlış mı diye ama kimsesi yoktur işte. Bir şey görünce bile onu gördüğünden tam emin olamaz gösterecek kimsesi olmadığından.
Sayfa 88 - Sel YayınlarıKitabı okudu
Reklam
This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
"Just like the clown said, I laugh because I can't cry."
Kitapta bulunan en sevdiğim 'kırlangıçlar' bölümü:
"Hiç ayrılmayalım, olmaz mı?"demek vardı, fakat bu pek geniş manalı ve müphemdi. Nasıl ayrılmayalım? "Bir yuva kuralım!" deseler, bu da pek bayağı kaçacaktı. '...' Dünyanın geçiciliğinden, gökyüzünün sonsuzluğundan, sulardan '..' bahsederlerken, gözleri birbirine hasretle bakar ve: "Birbirimizden nasıl ayrılacağız?" demek isterlerdi.'...'Dostluktan filan bahsederken, sesleri titriyor gibiydi; yahut onlar böyle zannediyordu. Fakat böyle zamanlarda hemen birinden biri, bir kahkaha atar ve işi alaya bozardı: içi burkulduğu halde... '...' Söylemek istediği şeyleri gözleriyle anlatmak istedi. Tam bu sırada, üzerinde oturdukları söğütten sarı bir yaprak koptu, iki tarafa sallanarak aralarından geçti ve dişinin en manalı baktığı zamanda gözlerinin önünü kapattı. Erkek bu bakışı görmedi. Fakat her ikisi de sarı yaprağı gördüler. Erkek ağzını açtı: "Senden hiç ayrılmak istemiyorum..." demek üzereydi ki, ... soğuk bir rüzgar esti. Dişi erkeğin sözlerini işitemedi. Fakat her ikisi soğuk rüzgarın sesini duydular. '...' ikisi de içini çekti. '...' Ayrıldılar... Ve bir daha birbirlerini görmediler.
Sayfa 40 - yky-yapı kredi yayınlarıKitabı okudu
"Bir kitap okumuştum. Adını hatırlamıyorum. İçinde bir domino teorisi vardı. Domino taşlarını bilirsin. Önce özenle dizilirler sonra tek bir fiskeyle hepsi teker teker yıkılır. Ancak romandaki hikayede domino taşlarından oluşmuş zincirin iki tarafına da aynı anda dokunuluyor. Ve zincir aynı anda iki taraftan yıkılmaya başlıyor. Zincirdeki domino taşı sayısı tek. İki uçtan birbirini yıkarak ilerleyen taşlar tam ortadaki taşın iki yanına da aynı anda çarpıyor. Ortadaki taş aynı anda, aynı güçte iki darbeyi, iki tarafından aldığı için ayakta kalıyor. Bütün yıkılmış taşların arasında tek başına duruyor. Domino taşlarından oluşmuş zincirin bir ucu geçmiş, diğer ucu gelecek. Yıkılıyorlar teker teker ve şimdi ki zaman kalıyor ayakta. Geçmiş ve gelecek sıkıştırdığı için, ayakta kalan sadece şu an. Şimdiki zamana mahkum olmuş insanlar. Hareket edemeyen o domino taşı gibi felç geçirmiş insanlar. Geçmiş, anılarla zihnimde, gelecekse tahminlerimle zihnimde. Hepsi acı dolu. Hepsinde kırılan hayaller var. Her saniye içimde hissettiğim geçmiş, şimdiki zaman ve gelecekle dolu aklımla donup kaldığımı görüyorum. Bütün heykeller gibi ben de sadece zaman içinde hareket ediyorum. Yani yaşlanıyorum. Elimden başka bir şey gelmiyor. Tabiî her anın içinde üç zamanında yaşayarak yaşlanıyorum ve bu beni delirtiyor. İnsanın üç zamanlı bir canlı olmasından nefret ediyorum. Aynı anda geri, park ve ileriye takılmış otomatik vitesli bir arabanın motoru ne gürültü çıkarabilirse, bin katını ben her saniye aklımda duyuyorum. Gelecek, geçmişin merhametine kalmıştır ve insan, ikisinin arasında bir kurbandır."
Sayfa 58
Gerçekten acı çekmiş olabilirsiniz, ancak kendi acılarınıza hiç de saygı duymazsınız. Samimiyetiniz var olabilir,ama tevazudan eser yok; ufacık bir gösteriş uğruna gerçeği şova, utanca dönüştürüyor, piyasaya sürüyorsunuz... Gerçekten bir şey söylemek istiyor, ama korkudan son sözünüzü saklıyorsunuz, çünkü bunu ifade etmeye yönelik bir çözümünüz yok, sadece korkak bir yüzsüzlüğünüz var. Bilincinizle hava atsanız da sadece tereddüt ediyorsunuz, çünkü aklınız çalışıyor olsa da kalbiniz, ahlaksızlıktan kararmış, oysa temiz bir kalp olmadan tam ve doğru bir bilinç geliştirme olmayacaktır. Üstelik ne kadar mudahaleci, ne kadar ısrarcı ve ne kadar da şebeksiniz! Yalanlar, yalanlar ve yalanlar!
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.